
Öte yandan ben yine kendimi sözcüklerin toz pembe dünyasından uzak tutamıyorum,
Bu 2019 nasıl bir
yıl oldu, hala anlam veremiyorum. Çok
garip bir his curcunası var içimde esasen. Özünde her şey bu aslında: Minnet
doluyum.
Alma-verme dengesi
diye bir şey duydunuz mu? Benim için 2019’un özet cümlesiydi. Canımdan can
koptuğu anda bile bir şekilde o denge sağlandı. Hayatım bana bir elimden
alırken, öbür elime güzellikler tutuşturdu.
Bilmem, kalbimi
olabildiğince kirden pastan, saçma oyunlardan, hırstan, gereksiz rekabetten…
tüm bu çağımızın “bulaşıcı” hastalıklarından uzak tutmaya çalıştığım için
herhalde.
Aranızda şu yukarıda yazdığım son iki satırlık yazıya burun kıvıranlar olabilir. Olacaktır. Beni kimsenin sevmeyeceğini, birilerinin benden nefret edeceğini, kötü dileklerde bulunacağını ve en ama en önemlisi birilerinin benim “kötü” biri olduğumu düşüneceğini hiç sanmazdım.Kimseye, bilmeyerek bile bir kötülük yapmadım, eminim. Varmış ama. Benim kötülüğümü isteyen biri varmış. Ve bu durum beni şu son birkaç gündür paranoyaklaştırıyor.
Aranızda şu yukarıda yazdığım son iki satırlık yazıya burun kıvıranlar olabilir. Olacaktır. Beni kimsenin sevmeyeceğini, birilerinin benden nefret edeceğini, kötü dileklerde bulunacağını ve en ama en önemlisi birilerinin benim “kötü” biri olduğumu düşüneceğini hiç sanmazdım.Kimseye, bilmeyerek bile bir kötülük yapmadım, eminim. Varmış ama. Benim kötülüğümü isteyen biri varmış. Ve bu durum beni şu son birkaç gündür paranoyaklaştırıyor.