Uyarı!: Bu yazıda yazacaklarım hiç kimseyi, hiçbir şekilde ilgilendirmese de canım yazmak istedi. Yani okuduktan sonra "İyi de bunlardan bize ne?" triplerine girecekler varsa aranızda, sağ üstteki çarpı tuşuna basarak blogumu derhal terk edebilir.
Takıntılı bir ergen olduğum zamanlar, Alacakaranlık filmini o kadar çok severdim ki lisede benim de başıma öyle aksiyonlar, en azından ımdb'den 8.0'ı kurtarabilecek extrem olaylar gelecek sanırdım. Ama Bella'nın Edward'la tanıştığı yaşa gireceğim gün anlıyorum ki başıma gelen en büyük şey sanırım üniversite sınavı olacak. Ne üzücü ne berbat bir hayat değil mi?

Geçen sene doğum günümü ağlayarak geçirmiştim, biraz içim buruktu. Bu sene de aynısı olacağından o kadar eminim ki yarının üzerinden zıplayıp ertesi güne geçmek istiyorum diyebilirim. Bir yandan da herkesler doğum günüsümü kutlasın, bana sevgi mesajları atsın filan istiyorum. Hastalıklı ruhum en memnuniyetsiz, en kararsız mevsimini yaşıyor şu sırada, cümlelerimden bunu rahatça çıkarabilirsiniz.
Buna benzer bir yazı yazmıştım bir önceki sene. Az önce tekrar yazdığımı okuma fırsatı buldum da, bir kişi kendisiyle ancak bu kadar çelişir ya... Yazmışım ki :
".... seneye doğum günümde kılımı kıpırdatmayacağım. Kutlayan kutlar, kutlamayana da diyecek sözüm yok."
Yarabbim bana neden hayata geçiremeyeceğim şeyler yazdırıyorsun? Yine camış gibi kendimi tutamayıp günde on defa "Yarın benim doğum güneeeam." diye anırdım her ortamda. Neyse ki geçen yıl olduğu gibi yüzsüz değilim. Artık patavatsız patavatsız hediye istemiyorum...
Önceden yazdığım doğum günü yazıma dönecek olursak; dikkatimi çeken bir diğer cümle de şu oldu:
"Ben en güzel günümde bile"Seneye bugün ne halt yiyor olacağım acaba?" diye düşünüyorum."Vallahi hiç hesapta olmayan şeyler yaşadım ömrümün 16. yılında. Hayatımın en zor günlerini de bu sene atlattım. En büyük kalp kırıklığını da bu sene yaşadım. En tatlı dost kazığını da bu sene yedim. Çok affedersiniz ama resmen kaka gibi bir yıl oldu. Allah beterinden saklasın.
O yüzden yok gelecek kaygısıymış, yok can sıkıntısıymış gibi sorunlarımı yeni yaşıma taşımayacağım. Ayaklarımın üzerinde durup adam gibi kararlarla bir sonraki ekim ayını getireceğim. Bunu etrafımda "Acaba ne düşünürler?" diye kafa patlattığım insanlar için değil; kendim için yapacağım.
Gelelim mumu üflerken dileyeceklerime. Normalde dilek birine söylenirse kabul olmaz gibi bir inanış varmış ama bu gece canım gevezelik yapmak istiyor. Yani yazmaya başlıyorum dileklerimi. Bunu bir nevi 'Çaput Bağlama Yazısı' olarak düşünebilirsiniz. Aynı tür yazılarımın örneklerini buraya ve buraya tıklayarak bir ara okursunuz hala okumadıysanız.
Sanırım ilk dileğim az olaylı bir yaş olacak. Her ne kadar vampirlerle ağaçtan ağaca atlamak istesem de odamda oturup, tasasız bir kafayla ders çalışmayı yeğlerim.
İkinci dilek hakkım bol bol gülücük.
Artık hayatımdaki yüzlerin oturmasını yeni insanların olmamasını ama şu an yanımda olanların da gitmemesini istiyorum. En azından arkadaş ortamım kendini bir düzene koysun bana yeter de artar vallahi.
Yeni yaşımda hayallerimi gerçekleştirmek için gücüm olsun istiyorum.
Uykusuzlukla başa çıkabileceğim bir yol bulmak istiyorum.
Ağlasam da, gözümden dökülenlerin mutluluk göz yaşı olmasını istiyorum. Hadi o da olmadı, beni teselli edenler acımı unuttursun istiyorum.
Sevilmek istiyorum. Aldığım değeri de hak etmek istiyorum.
Büyük konuştuklarım, büyüyüp yakamdan tutmasın istiyorum. Hatta mümkünse büyük konuşmayayım istiyorum.
Dünya barışı filan da istiyorum ama bu bir yana dursun en azından haberleri izlerken komşusu tarafından kaçırılıp öldürülen çocukları görmeyeyim istiyorum.

Annem, babam, koca kafalı da olsa canımın içi olan kepçe kardeşim hep yanımda olsun istiyorum.
Kylie Lip Kit istiyorum, vallahi istiyorum, çok istiyorum, benim olsun istiyorum.
Güzel bir meslekle hayata atılacağım bir eylül gelsin istiyorum.
12 Mart geçirmesin istiyorum.
Acun Ağabey artık beni keşfetsin istiyorum. O kadar en önde oturdum O Ses'te hala beni göremedi yani yuh! (Bu şakaydı, ben ünlü olmaya karşıyım ;) )
Bir sürü güzel film görmek, sonra da gelip o filmleri size yazmak istiyorum.
Kötülüklerin beni bulmamasını, sadece beni de değil tanıdığım hiç kimsenin yanından dahi geçmemesini istiyorum.
Efsanevi bir mezuniyet balosu yaşamak istiyorum.
Ders çalışma işini rayına oturtmak istiyorum.
Bölme bölünebilme konusunda ustalaşmak istiyorum çünkü bir haftadır çalışıyorum artık kusarsam bölme bölünebilme çıkacak bünyemden.
Yeni müzikler istiyorum.
Birer adet Joey-Chandler-Monica-Rachel-Ross-Phobe istiyorum. (Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?)

Kısa saçlarımdan hafiften sıkılmaya başladım, saçlarımın Sihirli Fasulye masalındaki fasulye ağacı gibi uzamasını istiyorum.
Daha az saçmalamak istiyorum.
Şu sakarlık huyum azalsın istiyorum.
Daha çok Ben Barnes izlemek istiyorum.
Jon Snow'un yüzü gülmeye devam etsin istiyorum.
Bu sene spor kabiliyetim en azından bir tık artsın istiyorum.
En sevdiğim dizilerden olan Pretty Little Liars'ın mayıstaki final bölümü beni mutlu etsin istiyorum. Zira Ezra ve Aria evlenmezse ergen dizilerine küseceğim.
Eğlenmek, musmutlu olmak istiyorum.
Tabii ki en önemlisi: TÜM DİLEKLERİM KABUL OLSUN İSTİYORUM.
Her zaman blogda gerilere gidip yazdıklarımı okuduğumda bir garip hissetmişimdir. Seneye bu doğum günü yazımı nerede okuyacağım merak ediyorum. Merak ettiğim bir diğer şey de üstte alışveriş listesi gibi sıraladığım dileklerim gerçekleşip gerçekleşmeyeceği... Yaşayıp göreceğim.
Benden bu kadar...
Nice mutlu yaşlara basmam dileğiyle...
16.5 yaşından terfini kutluyorum,inşallah dileklerin kabuk olur...
YanıtlaSil