3 Ocak 2020 Cuma

Misafir


 Yeni yılın, ilk yazısı ne olsun diye düşünüyorum uzun süredir. Boş sayfaları doldurup doldurup silmek beni son birkaç gündür aşırı yoruyor. Ama ne bileyim, burası benim kendime hediye edebildiğim, uğruna çaba gösterebildiğim ve şu an için ”evim” benimsediğim tek yer ya, galiba bundan, çok önemsiyorum. Çok.
    Hazır çok demişken, bu yazı yazıp silmelerimin bir  nedeni de yazacak çok şeyimin olması. Hangisini sizinle paylaşsam, hangisini yorumlasam seçemiyorum. Aklımda da bu denli aşırı yükleme durumu hüküm sürerken, yazdıklarımda hep konudan konuya atlarım, paragrafları çorba ederim. Huyum bu. Zihnim bir türlü susmaz. Bazen kendi alnıma bir şaplak atıyorum, kafama vuruyorum hafifçe,  “sus be!” diye kendime kızıyorum. İnsan iç sesini  kalbiyle duyar, kulaklarıyla değil. Ben kulaklarıma bağıran tiz bir sesi dinlemeye mecburum!
   O sesi kelimelere dökmek bu yüzden zor.

   Yine de bir karar verdim sonunda. Bugünkü dersin sorusu ve pekala konusu şu: “İnsanları Değiştirebilir Miyiz?”


    Ben değiştirebileceğimize inanmak istiyorum. Bir gün muhabbet arasında arkadaşım adımı söyleyip (bir konuşmada biri bana adımla hitap ediyorsa, konu ciddidir) yalvarırcasına (muhtemelen beni ikna etmeye çalışıyordu) “Ya saçmala, insanları değiştiremezsin.” dedi. Alt metin şuydu ama: “Lütfen, yine seni eritip bitirecek birini bulacaksın, onu iyileştirmeye çalışacaksın. O iyileşmedikçe kendini tüketeceksin. Yapma. Olmaz o iş.”
    İnsanların değişebileceğini kendimden biliyorum. Zaman ilerledikçe biraz daha başka birine evrilmiyor muyuz hepimiz? Bunda hemfikiriz, eminim.
   Peki ya değiştirmek? Arkadaşım haklı mı?

   Karar vermek çok zor. Fakat haklı olmadığına inanmak istiyorum. Dünya daha iyi bir yer olsun, bizler biraz daha mutlu olalım veya mutlu edelim diye bunun mümkün olması gerek çünkü. Herkes kendi çabasıyla ilerleyecek olsaydı yeryüzünde kötü insan sayısı daha çok olurdu. Oysa el ele, doğru yolu gösteren insanlarla daha güçlüyüz. İşin “bence” kısmı bu tabii. Sizi aynı işin tersine inandırmaya çalışacak değilim.
    Zaten, her insan bir derstir. Şu an hayatınızda olanlardan ne çok şey öğreniyorsunuz mesela! Başka bakış açıları kazanıyorsunuz.
    Yeni birilerini tanımaya başladığımda en az yarım saat o kişiyle yalnız kalıp bi hoşbeş etmek isterim ben. Çaylar demlenecek veyahut kahve içilecek. (benim nezdimde Türk Kahvesi hayatımda yerinin özel olması muhtemel olan kişilerle içilir.). Muhabbet ederken o insanın gözlerinin içine bakacaksın bir kere. Onu anlayacaksın. Zaten herhalde aynaya bakınca benim göremediğim ama insanların çoğunun gördüğü bir şey var bende. Karşımdaki hele bi bana azıcık alışsın, başlar anlatmaya. Anlattıkça anlatır, anlatır, anlatır ve anlatır. Ben de dinlemeyi çok severim zaten.
   İşte ben insanları böyle dinleyerek geliştim, değiştim. Dolayısıyla değiştirildim. Anlatan her kişinin evine girip, penceresinden baktım. Kendimce. O eve gelmiş bulununca, aklım yettiğince birkaç şeyin yerini değiştirmek istedim. Kendimce. Bazen haddime değildi, o zamanlar başarısız oldum zaten. Çoğunda insanlar seve seve kabul etti, dinledi beni. O zamanlar da başarının yanı sıra mutlu oldum. Mutluluk da her şeyden kıymetli olan bir cevher.
 
    Bundandır ki;
    Ne zaman birinin evinde birkaç eksik görsem, hemen yardıma koşasım gelir. Birinin acısını ya da bir eksiklik halini fark ettiğim vakit kalbim ezilir. Bu yüzden nerede düzeltebileceğim, güçlendirebileceğim, yuva yapabileceğim bir yerle karşılaşsam ayaklarım, düşüncelerim ve en önemlisi kalbim beni oraya götürür. Mantığım götürmese de.
    Durum buyken dipnot bırakayım tam buraya. Bana izin verin, olur mu? Açın kapınızı biraz misafir kalayım orada. Boyumdan büyükse o iş, ona ihtiyacım olduğundan kalkışmışımdır. Değiştirmenin mümkün olduğuna inan biriyim ben. Belki, bu sebepten biraz salağım ama ben, benim.
 
   2020’nin ilk yazısı biraz kısa olsun bakalım.
   Bu kısalık affola.
   Yorgunum biraz, şimdilik. Zihinsel de, fiziksel de... Kendimi toparlayayım bi, bakın o zaman hep burada olacağım. Orada veya her yerde değil, burada.
    Belki çok yakında dilek yazısı yazarım. Pek yakında, hemen yakında.


 Bazı insanları, kuruluşları, kuralları, yazıları, olguları, dünyaları değiştirebilmek dileğiyle...

3 yorum:

  1. Yorum yaparken ne yazmam gerektiğini düşünürken inan senin daha iyi anladım.En az 4 5 defa silip tekrardan yazdım ve şunu demeliyim ki yazılarını yazmayı bırakma.Okurken sanki bir dizi izlermiş gibi diğer bölüm ne olacak diye düşünüyorum.Ana konuya gelirsek düşünce yapının böyle olması çok ilginç geliyor bana.Nasıl olurda hala böyle düşünebiliyorsun anlayamıyorum.Aslında olması gerektiği gibi ama günümüzde böyle düşünen insanların sayısı çok az ve bunu ortalamaya vurursak genelde üzülen insanların düşüncesi.Bence çok güzel.Bana sanki herkesin içinde iyi bir şeyin kaldığını düşündürüyorsun.Hep böyle kal.

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten her gün daha güzel yazılar yazıyorsun, düşünce yapın çok güzel iyi niyetli temiz kalplisin ve fakat her insan senin gibi değişmeye açık değil, her insan değişebilir ama bunu önce kendi istemesi ve bunun gerek olduğunu görmesi lazım. Bu yazıların ile çok güzel yerlere geleceğine inanıyorum ilk imzanı kime vereceğini unutma, ek olarak etrafına biraz daha dikkatli gözlerle bak hep aynı açıdan bakarsan değişen gelişen duygu düşünceleri sen de göremeyebilirsin.

    YanıtlaSil
  3. Ben değiştirmeye güzelleştirmeye çalıştıkça hem kendimi çok yordum hem de karşı tarafı iyice inada soktum. Bazı insanlar gerçekten sabit fikirli. Can çıkmadan huy çıkmaz derler ya hani çok doğru. Ancak pes etmeyeceğimizi de çok iyi biliyorum çünkü unutmamalılar ki bizim mayamızda da sevgi var. Bi gün belki o frekası yakalarız birilerinde, bizi evine misafir eder biz de güzelleştiririz dünyasını. Bi gün belki ebedi misafirleri oluruz o evlerin. Sevgi ve muhabbet dolu kahveler içeriz ve kendimizi gerçekleştirmenin mutluluğu ile dolup taşarız.

    YanıtlaSil