21 Ağustos 2019 Çarşamba

Biraz Nostalji

  Ben geldim. Bloga güzel şeyler yazmak istiyorum fakat son günlerde en fazla kitap yorumuna gidiyor elim. Galiba tıkandım. Eskisi gibi süslü cümleler kuramıyorum bu tıkanıklık yüzünden. Bu da beni yoruyor. Hele ki önümdeki iki ay boyunca kendime oyalanmak için verebileceğim tek şey kağıt ve kalem olduğunu düşününce etrafımdaki dört duvar beni öyle bir sıkıştırıyor ki... Şöyle iki devrik bir şey yazıyorum, içleniyorum. Oh bak güzel gidiyorum, derken... üçüncüde bütünü bozan saçma kelimeler dökülüyor kalemimden. Oof ki ne of!
   Ben de belki ilham gelir diye (biraz da ne kadar yetenekli olduğumu kendime hatırlatmak için) eski yazıları okumakta karar kıldım. Evelallah kendi kendimize bir çözüm yolu bulmakta üstümüze yok. Çözüm oldu mu derseniz... Onu henüz bilmiyorum.
  Sonuç olarak kendimi yine yazı yazarken buldum ama değil mi? Eski yazıların arasına dalmışken neden sizi de aynı şeyi yapmaya zorlamayayım? Muhakkak okumadığınız yazılarım vardır. Kenarda köşede kalmış, gözden kaçmış ve şahsi fikrimce ennnn iyi 10 yazımı; herkese bir şeyleri hatırlatmak amacıyla bir yerde toplayayım dedim. Zaten blogun dördüncü yılını doldurmasına bir aydan az kaldı. 

İlk yazıyı 2015 Eylül 15'te yayınlamışım. Bunu da her sene, kendi kendime kutlamayı unuttuğum için masa takvimime işaretlemişim. Lakin kenara köşeye not yazmadığımdan dolayı bir iki aydır "Alla alla eylül 15 kimin doğum günüydü, neyin yıl dönümüydü yav..." diye düşünüp duruyorum. Ben biraz şapşal biriyim herhalde. Eski yazıları okurken ilk yazıya kadar inip tarihi görünce dank etti kafama. "Heeee blogu açma tarihiydi doruuuu ehehehe." oldum. 
  Neyse kutlama filan istemem.
 Evet, beyler bayanlar, merdivenden kayanlar, üç göbek atanlar ve sırt üstü yatanlar... Yazdıklarımın hepsi benim bebeklerim, sıralamaya başlamadan önce bunu belirtmek istiyorum. Lakin bazıları da ötekiler kadar içme sinmiyor işte, ne yapayım?
  Bu sıralamaya, sadece "Benden" kategorisindeki yazılarımı ekliyorum. Ötekiler zaten sadece yorum. Bana ilham verecek, size ilham verecek bir yanları yok.
  Kategorimizde tam 64 tane yazı var. Not olarak ekleyeyim. Yani eğer bu yazıdaki on taneden fazlasına ulaşmak isterseniz, en yukarıdaki menüden "Benden" kısmına tık tık yapmanız yetecektir.
   Ne boş yaptım beeee! Sadede geleyim en iyisi.



10. Numara: 29.09.18, Ve Sonsuza Dek Mutlu Yaşadılar
"Her şeyin dört dörtlük olması imkansız. İMKANSIZ. Daha önce de bununla ilgili bir yazı yazmıştım. Hani olumlu olmayı karar verdiğim yazı. Bardağın dolu kısmını göreceğimi ve bu şekilde hayatta kalmaya çalışacağımdan bahsediyordum.  Bardağın dolu tarafını görmeye çalıştıkça, benim bardağımı kırdılar.  Bu sebepten olacak ki, hayata olumlu yaklaşmaya karşıyım. E, olumsuz yaklaşmaya da karşıyım. Bence gerçek mutluluk için nötr olmak en iyisi. İnsanlık ve detaylar arasındaki mücadele sonsuza kadar sürüp gidecek. Her zaman olumsuz küçük bir şeye takılacağız. Doğamız bu. Fakat yine yaşantımızda ne kadar nötr olursak bizim için o kadar iyi."





9. Numara: 27.12.18, Bir Olmak 
 "Elini kapı koluna koy ve artık kararını ver. Elinde avucunda olanlar belli. Mal varlığın, maneviyatın, ümitlerin, pişmanlıkların sırtında. Odanın köşesinde yalnız oturmak insana neler düşündürüyormuş. Bir olmak… Bana hep anlamlı gelen bir kalıp. Aynı anda hem yalnızlığı hem de bir bütüne ait olmayı çağrıştırıyor insana. Ayrıca bir olmak, özel olmak, benzersiz olmak da demek. Ne güzel, ne hoş!
Bir olabildiğin yerlerde ol. Değilsen çarp kapıyı çık git. Öyleysen de bir daha hiç elini o kapının koluna koyma."




8.Numara: 07.11.17, İstanbul Seni Hapsetmiş
"Zeminle buluşmamın üzerinden birkaç saniye geçiyor ki uyanıyorum. Kendi dünyama hapsolmuş, küçük bir kızım. Hala saçlarımı göz yakmayan bebek şampuanıyla yıkayıp, sabahları top şeklindeki çikolatalı mısır gevreklerinden yiyorum. Aşka inanmıyorum. Dostluğa da inancım yok. Bir gün dünyayı değiştirmek istiyorum ama bunun için de umutlarım tükenmek üzere.
Bu sokak, bu şehir beni hapsetmiş. Kaçma vaktine kadar beklemek zorundayım."



"O kadar mutlu uyandım ki bugün size hayatın ne kadar yaşanmaya değer olduğunu anlatacağım bir yazı yazmaya karar verdim. Yalnız, yanlış anlaşılmasın bu yazıyı kendim için değil, bilgisayarlarının ya da telefonlarının başında yılgın ve bıkkın bir şekilde otururken yolu buraya düşmüş yoldaşlarım için yazıyorum. Umarım hayatınızda küçük bir ışık, minik bir ilham olabilirim."




6 Numara: 02.02.16, Kırk Beş
"Belki kırk beşim en mutlu yaşım olur. Gözlerimde kaz ayaklarım, saçlarımda beyazlarım geçmişin yasını tutmak yerine geçmişin getirdiklerini kutlarım o yaşımda. Acısıyla tatlısıyla yaşadığım kırk beşinci yılım sığmaz dillere belki...
 Ya da yaşayamam, göremem kırk beşimi. Kim bilir belki ölürüm yirmi birimde, otuz üçümde."




5 Numara: 08.05.19, Hayali Rota 
"Öte yandan, bu sabah zihnimde "Keşşşşşke seyahat bloggerı olsam yaaa." diye bir baloncuk belirdi. Gezip yiyip, içip.... neyse işte her haltı yeyip buraya yazma hayali, ÇIK AKLIMDAN.  Gerçi birazcık çıkmak zorunda çünkü imkan yok. En azından şimdilik mümkün değil.
  Yine de bu beni durdurmadı ki yine buraya geldim ve bir şeyler yazıyorum. Başlıktan anlayacağınız üzere size gitmek istediğim, gitmekle de kalmayıp yazmak istediğim 5 yerden bahsedeceğim. Hayali rotalarımı anlatacağım."




4 Numara: 05.04.19, Sonu Düşünen
"Ah keşke ağustos böceği meşhur fabldan çıkıp gelse de, bize nasıl yarınları düşünmeden anın tadını çıkarabileceğimizi öğretse! Aklımızda çalışkan karıncalarla dolu bir oda var, sürekli korkmayı öğütlüyor çünkü. Düşünmeyi, sonuçları tartmayı, zırhları kuşanmayı... Sürekli. Yaşamak kadar sürekli."






3 Numara: 10.09.18 Özlenmiş
"Uzun lafın kısasını az önce de dedim:  Hep mutlu olurduk. Üzülürken bile… Çünkü biliyorum ki, sana bu kadar değer verirken tüm olmazları olduracak gücü kendimde bulurdum. Keşke yarım yamalak yaşamak zorunda kalmasaydık. Gitmeseydin. En azından gittikten sonra biraz yas tutabilseydin. Umursamaz olmasaydın… "





 2 Numara: 15.04.18, Kırmızı Menekşeler  
"Lakin o beni de sıradan insanlardan sayıyordu. O böyle yaptıkça eriyip bitiyordum. Nasıl erimek, nasıl bitmek! Sanki iç organlarımı biri alev alev yakıyordu. Öyle bir acı. Öte yandan bir şekilde, onun için kati suretle bir önemim olmadığını bilsem de, bir tesadüf eseri gözlerimiz buluşsun! O alev sönüyor, yerinde kırmızı menekşeler açıyor, kelebekler uçuşuyordu. Aman yarabbi, öyle bir ferahlama hissi ki anlatamam. Bir insanın gerçekten, doğru düzgün bir çift kelime etmediği bir insana karşı bunları hissetmesi… Mümkünmüş. Ne yazık ki tecrübe ederek anladım."



 "Omuz silkip, ellerini iki yana açıyorsun ve bunu kabullenmeye çalışıyorsun. En çok da buna gülüyorum, kızıyorum, gülüyorum, gülüyorum, gülüyorum. Garip geliyor bana. Uzun bir kompozisyon yazmakla yükümlüyüz sadece. Ama paragraf başına düşen kelime sayısını belirleme hakkımız yok. Bazen yarıda kesiliyor cümleler, bazenboşlukbilebırakmadandevamediyorböylesatırlar."


İşte liste bu kadar. 64 mükemmel yazı içinden (aşırı alçakgönüllü olduğumu fark etmişsinizdir) 10 tane seçmek de ne zormuş. İçimden bir ses "Biraz Nostalji, 2. Tur" başlığı altında buna benzer bir tane daha yazı yayımlayacağımı söylüyor. Şimdilik bunları okuyun, bitirin. Size ödev olsun.
 Bu arada size kolaylık olsun, yazıları blogta aramakla uğraşmayın diye bütün başlıklara link ekledim. Beğendiğiniz yazı olursa altı çizili başlıklara ufak bir tıklatmanız yeterli olacaktır.
Ve listeyi okunma sayılarına göre oluşturmadığımı da belirtmek isterim. Okunma sayılarına göre blogtaki yazılara ulaşmak isterseniz başınızı hafifçe sağa çevirin. Çevirin çevirin. He! İşte sıralama orada mevcut: "Sevilen Yazılar"


Kendim dahil herkese ilham olabilmek dileğiyle...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder