16 Nisan 2019 Salı

Hayattan Zevk Almayanlara: After Life

  Herkese merhaba! İstanbul’a bir türlü yazı getiremedik, görüyor musunuz şu işi? Hava bütün gün battaniye altına saklanmalı dizi izleme havası. Ki ben de öyle yapıyorum. Dizi film be gelirse önüme izliyorum. Geçenlerde size Fam’i önermiştim hatırlarsanız. Onun sezon finali bu hafta yayınlanmış haberiniz olsun :) Gerçi artık Game of Thrones'a teori üretmekten diğer dizilere vakit kalır mı meçhul.

  Bu yazıda size mutlaka izleyin diye yalvaracağım diziyi muhtemelen ilk defa duymuyorsunuz. Sosyal medyada adından çokça bahsettirdi çünkü After Life. Yine popüler kültürün bir oyunu olarak bir sürü sitede alıntılarını paylaştılar. Ben de geri kalmadım, kalır mıyım?

  Karısının ölümünden sonra depresyona girip intihar girişiminde bulunan Tony’nin trajikomik hikayesini izliyoruz 30’ar dakikalık 6 bölüm boyunca. Bir oturuşta bitirmelik ve son zamanlarda izlediğim en kaliteli yapım. İnanın bana tüm boş vaktimi bir şeyler izleyerek geçirdiğimden bu kıyası yapabilecek kapasitedeyim.

 Her sahnede ayrı bi yaşam dersi verilmeye çalışılmış. Ben çoğunlukta böyle sevdiğim sahneleri insanlarla paylaşırım, bu dizide hangisini çekip story atsam bilemedim. İnsana hayatı ne olursa olsun sevdirmeyi amaçlayan mükemmel bir dizi. Çoğu zaman, göz yaşlarınız elmacık kemiklerinizden
süzülürken tebessüm ediyorsunuz, yani hüznü ve mutluluğu aynı anda yaşamanızı sağlıyor.

  Her dakikası çok güzel olsa da benim favori kısımlarım Tony’nin mezarlıkta tanıştığı Anne ile dertleştikleri oldu. Birlikte ölmüş eşlerinin mezarlıklarını ziyaret ederken ettikleri ve insana hayat
dersi veren sohbetleri beni aşırı derecede duygulandırdı. Özellikle de final bölümünde olan... Onun dışında Tony’nin şişko iş arkadaşı Lenny ve babası dizinin en iyi karakterlerindendi. Özellikle Lenny ile kovaladıkları haberler beni aşırı güldürdü. Lenny’le araştırmaya gittikleri haberlerden birinde kadının kendi sütüyle sütlaç yapması akabinde gelişen olayların olduğu bölüm de bence süperdi (Tony öğürürken kendimi tutamayıp kahkaha attım ardından da buna mı güldüm ben şimdi farkındalığı yaşadım.)

  Öv öv bitiremeyeceğim diziyi... Ne yazsam boş. İnsanı çok güzel sarsıp kendine getiriyor. Özellikle  hayattaki güzelliklerden umudunu kesmiş olan okuyucularıma öneriyorum. Böyle tam “yaşamanın  ne anlamı var?” ya da “etrafımda hiç güzel bir şey olmuyor.” moduna giriş yapmışken pat diye açıp bir bölüm izleyeceksin. Sonra bommmba gibisin :)
 Yine de dizinin temelinde sadece bu var diyemem. Tony karakteri açık sözcülüğüyle ucundan kıyısından modern hayatın dayattığı saçmalıklarını da çok güzel eleştiriyor. (Çocuk menüsü sahnesi ve yoldaki bağış isteme sahnesi) Birinden birine kesin internette denk gelmişsinizdir bu sahnelerin.

  Beğenmedim diyebileceğim bir kısım var sadece. O da finalde birden bire Tony’nin olumlu, mutlu bir insan olmaya karar vermesi. Yani tabii anlıyorum birçok şey yaşanıyor altı bölüm boyunca fakat bence bu kadar çabuk olmamalıydı bu gelişme. Sanıyorum çabuk olmasının sebebi de ikinci sezon olmazsa diziyi abuk bir yerde bitirmek istememeleri olmuş.
Amma ve lakin müjde! Dizi ikinci sezon onayını almış bulunmakta. (OLEEEY)

Fragman: 


Biraz kısa bir dizi yazısı oldu farkındayım fakat benden bu kadar canlarım. İzleyin sonra da gelip bana teşekkür edin :)

Hayatın her aşamasını doya doya geçirmek dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder