14 Ekim 2019 Pazartesi

El Camino: A Breaking Bad Movie

  Bilir kişiniz geldiiii! Uzun bir süredir çıkmasını beklediğimiz El Camino ve peşinden getirdiği kocaman hayalkırıklığını yazmasam olmazdı. Evet, hayalkırıklığı, dedim. Çünkü film gerçekten yarattığı beklentinin yüzde birini bile karşılayamadı benim gözümde. Hep böyle oluyor ya... Bir şeye yükseliyorum, yükseliyorum... büyütüyorum gözümde; sonra güm! Hiçbir şey düşündüğüm gibi değilmiş meğer.

   Dizinin ilk dört sezonuna aşıktım aşık. Gece olmuş, ertesi gün erkenden uyanacağım mesela, "Haydi bi bölüm daha..." diye diye izler, heyecandan ekran başından kalkamazdım. Zaten bana öneren kişi de o zamanlar değer verdiğim biri olduğu için (o zamanlar... gözler yaşlı :P ) hemen bitirip onunla bölümleri tartışmak istiyordum. Bazen de hiç bitmesin istiyordum. İzlediğim bölüm bittikten sonra kendi hayatıma dönünce büyük bir boşluğa düşmüş gibi oluyordum.

Sonra son sezon geldi. Canım Gustavo Fring öldü. (Çok kral adamdı şimdi, herkes itiraf etsin). O gerizekalı Todd ve amcası çıktı meydana. Allah'ım bak düşündükçe sinirlerim havalanıyor. Sanki diziye son bi sezon koymak istemişler de olaylar gelişsin diye düşük bütçeli bir oyuncuyu almışlar salak Todd yapmışlar... Hele Hank'in ölüş tarzı filan... Hiç yakıştı mı yani? Daha büyük, daha şok edici şeyler beklerken o son sezon beni çok üzmüştü.
  Yalnız, kötüydü demiyorum. Dikkat edin buna lütfen. Ortalama bir dizi için mükemmel bir son sezondu. Fakat adeta efsaneleşmiş Breaking Bad için... Hayır son sezon hiç tatmin edici değildi.

  Sanıyorum ki filmde de oluşturululan bu algı yok edilmek istenmemiş. Çizilmiş mükemmeliyet grafiğinde yükselme olmasın diye batırıldıkça batırılmış.
  Açıyorum ağzımı, yumuyorum gözümü... Hazır mısınız?

 Ah benim balım Jesse'm... Ah benim güzel yavrum, ah benim sırma saçlım... Bu bahtsızlığınla ne yapıcaz biz? Ne çektin be Jesse? Çok çektin ama bu filmde bize bunu o kadar da güzel aktaramadılar. Ben Jesse'yi daha bir delirmiş, daha bir manyak bekliyordum bir kere. Mesela hemen toparlanmamalıydı, o korkuları, paranoyaları bize daha çok yansıtılmalıydı.
  Sonracığıma filmin ilk yarısı Todd'un olduğu tüm sahneler... Gerek var mıydı buna cidden? Hani dizinin bir bölümü olsa, tamam. Ama siz yıllar sonra diziye devam olarak bir film çekiyorsunuz, bunu ultra gizli yapıyorsunuz, hayranları baya bir heyecanlandırıyorsunuz ve biz 5 dakika Walter White izleyip 23456789 dakika gerizekalı Todd'u izliyoruz. Of o çocuktan gerçekten nefret ediyorum ya. Zamanında Joffrey Lannister'dan bu kadar nefret etmemiştim.
   
  Onun dışında keşke Skyler'a filan da neler olduğunu görebilseydik :( Breaking Bad severlerin 9/10'u kendisinden nefret etse de, ben zor koşullarda ne yapması gerektiyse onu yapan güçlü bir kadın olarak görüyordum kendisini. Walter güç peşinde koşmasını, ailesini kurtarma bahanesiyle perdelerken Skyler her zaman ailesi için ne gerektiyse onu yaptı. Çocuklarını korumak istedi. (Düşünsenize kaç yıllık kocanız uyuşturucu üreticisi ve hafiften manyak çıkıyor)
  Sadece Skyler'ı da değil, Marie'yi de merak ediyordum açıkçası. Keşke after credit olarak verselermiş. Sevinçten dört köşe olurdum vallahi.

 Şimdi biraz da itirafta bulunayım: Filmin ilk sahnesini gerçekten hiiiç anlamadım. Walter, Mike'ı öldürmemiş miydi? O ne alaka orada? Salak bir izleyici gibi beynim yandı o ilk sahnede. Aydınlatabilecek bir okuyucum varsa lütfen yardım etsin.

 Hep kötüledim filmi. İyi birkaç şey söylemezsem linç yerim gibi geliyor... Gerçekten Jane - Jesse
sahnesine bayıldım. Ağladım hatta. Jane en sevdiğim karakterdi. Jesse'nin onu hala kalbinde taşıması, onca şeyden sonra hatırlaması beni bir duygulandırdı, bir duygulandırdı... Bir baktım göz yaşlarım aşağı doğru süzülüyor. Ah beee!

  Toparlamam gerekirse:
  El Camino'ya sıradan bir Breaking Bad bölümü olarak bakarsak gayet güzeldi. Dizinin her bölümü gibiydi. Yani benim için biraz sıradandı. Hiç efsane bir dizinin devamı olarak çekilmiş bir film gibi değildi. Üzgünüm dostlarım. 6/10

  Not: Aaron Paul çoluk çocuğa karışıp biraz da yaş alınca ne kadar karizma olmuş ya... Dizide sümsük gibiydi. Giyinmesi falan filan, hiç yakışıklı gelmiyordu. Ama filmde... Neyse çok konuşmayacağım bu konuda. Kızlar siz ne demek istediğimi anladınız.

 En büyük hayalkırıklığımızın böyle olması dileğiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder