26 Aralık 2023 Salı

Mucize 2023

 


Bugün ayın 26'sı. Yeni yıla merhaba dememize 5 gün kalmış. Yani demek oluyor ki; her sene itina ile yazdığım "yeni yıl/eski yıl" yazısını yayınlama vakti gelmiş çatmış.

 Bu sene savaşlar çıktı, afetler yaşandı, seçimler yapıldı. Aslına bakarsanız dünya gündemi açısından  birbiri ardına büyük olayların yaşandığı dolu dolu bir yıldı. Bunun yanında kişisel olarak da çok yorulduğum, yorulurken hayatımın en mutlu günlerini bana yaşatan bir 2023 yaşadım.

Kişisel olarak bu yıl gerçekten ömrümün sonuna dek kutlayacağım günler yaşattı bana. Öncelikle mesleğimle ilgili (inşaat mühendisiyim) hiç görmediğim alanları gördüm. Özel sektörün, insanın enerjisini sömüren bir kurum olması haricinde bir işe yaramadığını anladım. Böylelikle cesur adımlarla kariyerimi başka tarafa yönlendirme kararı aldım. Şu an hala karar aşamasını geçmiş değilim fakat inanıyorum ki yeni yılda hiç ummadığım güzelliklerle karşılaşacağım ve seneye bu yazıyı yazarken mesleğimle ilgili güzel anılarımı sizinle paylaşmaktan çekinmeyeceğim. 

27 Eylül 2023 Çarşamba

Yürümeden Koşmam

Hayata ne zaman hazır oluruz? İlk doğduğumuz anda mı, ergenlik döneminde mi, evlendiğimizde mi yoksa anne-baba olduğumuzda mı? Hiçbiri. Hayat, gözlerimizi kapatarak yürümeye benziyor bence. Yolda taşa takılıp düşebiliriz, birileriyle çarpışabiliriz ya da uzunca bir süre sağlam adımlarla koşabiliriz. Yürüdükçe ancak bulunduğumuz noktayı saptarız. Rotamızı içgüdülerimizle oluşturur, hedefe vardığımızda doğru yerde olup olmadığımızı anlarız. Fakat bizler hep yoldayızdır. Doğduğumuzdan öldüğümüze dek. Bu nedenle ezelden gelip sonsuza giden bir yürüyüş hali için de elbette bir hazırlık sürecinden bahsedilemez.

E peki öyleyse neden bu kadar çok hesap yapıyoruz? Yaşayalım gitsin. Biz durdukça dakikalar ilerliyor nasıl olsa... yaptığımız hesaplar bir türlü kar ettiğimiz noktayı göstermediğinde giden zaman, sadece ebedi yatakhanemize bir adım daha yaklaştırıyor bizi. Öyle oturup, mucizelerin ayaklarımızın altına serilmesini beklemek çok saçma. 

5 Ağustos 2023 Cumartesi

İnanmanın Doğası


 Budizmin en temel başlıklarından biri Dört Yüce Gerçek'tir. Dukka, Samudaya, Nirodha, Magga.

Bu inanışa göre dünyada, var olmamızla birlikte gelen bir acı ve yoksunluk vardır (Birinci gerçek). Bu acının bir kaynağı vardır ve bu da tatminsizliktir. (İkinci gerçek). Bu olumsuzluklardan kurtulmanın bir yolu vardır. Bu yol ise dünyevilikten vazgeçmektir. (Üçüncü gerçek). Dünyevilikten vazgeçmek için sekiz adımdan oluşan bir yol izlenmelidir. Bu adımlar önüne "doğru" kelimesi sıfat olarak eklenmiş (doğru görüş, doğru niyet, doğru çaba vs.) sekiz erdemden oluşur ve sırayla takip edilmesi gerekmez. Bir tür "checklist" olarak düşünebiliriz.(Dördüncü ve son gerçek.)

Günümüzde yaklaşık beş milyon kişinin inancı olan Caynizm ise Beş Yemin'i öğütler. Başka bir canlıya şiddet uygulamamak, yalandan kaçınmak, çalmamak, iffetli olmak, kanaatkar olmak.

Hristiyanlıkta ise yedi ölümcül günah vardır ve bunlardan kaçınmak gereklidir: Öfke, haset, kibir, oburluk, şehvet, tembellik ve açgözlülülük.

29 Temmuz 2023 Cumartesi

Kayıp Giden Okuma Alışkanlıkları Üzerine

Elinize bir kitap aldığınızda ne hissediyorsunuz?

Ben genelde, kendi hayatıma es vereceğim için mutlu oluyorum. Dünya üzerine yollanırken hapsedildiğimiz bu kişiden, benden çıkıp başka biri olabilme imkanı veren; başka bir evrene elimden tutup götüren alternatif bir yaşamın içine girmek beni heyecanlandırıyor.

Son zamanlarda bu hissi, insanoğlu olarak kaybettiğimizi düşünüyorum. Sadece roman ya da öykü okumanın verdiği hafifliği değil, okuyarak öğrenme kavramıyla ilişkilendirebileceğimiz “merak, ilgi…” gibi sırf bu eyleme özgü olan duyguları da yitirdik.

Açıp, film-dizi yorumlarını karıştırmak; makale araştırmak; gazeteye göz atmak gibi şeyler tarihe karıştı sanki. Artık insanlar “Youtube” kültürünü benimsemiş hatta sadece bu olsa iyi, 30-40 saniyelik İnstagram “Reels” videoları ile hipnotize olmuş durumda. Her şey çok hızlı olmalı, en kolayı elde etmenin yanı sıra faydalı olmak gibi bir kaygı gütmeyen bilgileri bilinç sepetinde barındırma hastalığı peydah olmuşa benziyor.

Bu kadar sert eleştirmemeli.

16 Temmuz 2023 Pazar

Çöl Perisi


Gökyüzünün gerçek üstü bir doğası var. Morun en açık tonundan lacivertin en koyusuna olan geçişiyle bir renk kartelasını andırıyor. Yıldızlar beyaz parlak toz parçacıklarına benzeyen görüntüsüyle tepemizde dans ediyor. Hava berrak, sanki görülebiliyor. Uzansam esen rüzgarı yakalayacağım. İnanılmaz bir algı gücü sarmalıyor beni, bizi.

Ayağımın altındaki bu zemin ufukta gökyüzüyle bütünleşiyor. Yeterince yürürsek göğe katılacağız, yıldız tozuna dönüşeceğiz sanki. Ufuk bir görünüyor bir yok oluyor, üstümüzdeki o sonsuz kubbeden yansıyan ışık boşlukta süzülüyormuşuz gibi hissettiriyor.

Rüzgar esiyor, belli belirsiz ve ılık. Çölün kumları hafifçe havalanıyor, yıldızlara katılıyor. Buluyorlar birbirlerini, eşli bir dans başlıyor. Rüzgar gelirken limoni ferah bir koku getiriyor. Bu koku bana hiç bulunmadığım bahçeleri hatırlatıyor. Çölün ortasındayken, zengin bir bahçede hissetmek bir mucize olmalı diyorum. Bir mucize olmalı.

Kaftanıma da yıldızlar işlenmiş, çölün ortasında beyaz pullu bir balık gibiyim, saçlarımın arasından tüller uzanıyor yere, her adımda parlak kumu süpürüyorum. Çıplak ayaklarım yumuşak zeminle bütünleşiyor, çölün kendisi oluyorum. Çölün kendisi olmak beni bir kez daha büyülüyor. Ben kumum. Gökyüzüyüm, yıldızlarım. Ben kimim? Hipnotize olmuş şekilde yürüyorum, Kefren konuşuyor, çağrısına kulak veriyorum.

27 Haziran 2023 Salı

Barbie ve Oppenheimer Hazırlıkları

Evinde bilgisayarının bir sekmesinden, elindeki cep telefonunda tıkladığı link ile buralara yolu düşmüş
olan her okuyucuma merhaba.
İş-okul-ev üçlüsünün arasından sıyrılarak geldiğim, boş sayfayı yazarak, yeniden doldurabilme fırsatının şerefine bugün sizinle çok sevdiğim iki yönetmenin aynı gün vizyona girecek filmleri hakkında konuşurken; yönetmenlerin diğer filmlerinin izleri takip edeceğiz.

Aylar öncesinden duyrulan "Barbie" ve "Oppenheimer" biz sinema tutkunlarını yüksek düzeyde heyecanlandırdı. Barbie'nin tanıtım turları devam ederken Oppenheimer ile alakalı birçok yorum okuduk. Sinemadan çıkınca fenalaşanlar mı dersiniz, filmden nutku tutulup yürümeyi unutanlar mı? Barbie'nin toz pembe, ışıltılı dünyasından, atom bombalarının havada uçuştuğu kaotik savaş filmine uzanan yolculuğa siz hazır mısınız? 
Christopher Nolan'ın yönetmenliğini yaptığı (benim en sevdiğim yönetmen olur kendisi) Oppenheimer, Cillian Murphy, Robert Downey Jr. ve Florence Pugh gibi büyük çaplı bir oyuncu kadrosunu barındıran, "ilk nükleer bombanın mucidi" Robert Oppenheimer'ı anlatan bir film. Nolan'ın kendine özgü hikaye anlatma yeteneği ve özel efekt kullanmamak adına girdiği çabası ile bu film henüz vizyona girmeden adını başyapıtların arasına yazdırdı bile.
Öte yandan Barbie, yine benim işlerini çok beğendiğim Greta Gerwig imzasını taşıyan bir film. Başrol koltuğu Margot Robbie ve Ryan Gosling'e emanet. Yayınlanan fragmanlardan anlaşıldığı kadarıyla,  insanı çok iyi düşünülmüş detaylarla çevreleyen tatlı bir film izleyeceğiz.
Peki hangisini seçeceğiz? İkisi de aynı gün vizyona giriyor ve tek ortak noktaları da bu. 

Öncelikle sizlere fragmanları izletmeliyim:

13 Nisan 2023 Perşembe

Mesleğim

 Bu konuyla ilgili ne yazacağımı biliyorum fakat içimi dökmeye nasıl başlayacağımla ilgili bir fikrim
yok. 
Deneyeceğim.

 Mezun oldum. Belki daha önce bir paragraf arasında, satır sonunda ya da cümle başında size bahsetmişimdir. Ofiste, odamda, masamın ucundaki isimlikte artık ismimin başında "İnşaat Mühendisi" yazıyor. Yaklaşık altı sene önce üniversite tercihlerin yaparken başladığım serüvenimin yeni bölümüne geçtim: İş hayatı ve gerçeğe dönüş.

 Mesleğim ve meslektaşlarım adına ne kadar üzgün olduğumu anlatmak istiyorum sizlere. Gündemden yeni yeni düşmeye başlayan 6 Şubat depreminin penceresinden bakarak, mühendislik olarak "kutsal" sayılması gereken branşımın gördüğü değeri anlatayım ilk önce. İçerden biri olarak bunu misyon edindim niyeyse. 

12 Mart 2023 Pazar

Oscars 2023 #5: Blonde

 İşte yılın o vaktine girdik. Bu gece düzenlenecek olan 95. Akademi Ödülleri ile Oscar heykelcikleri sahiplerini bulacak. Türkiye saati ile gece 3. Bu sene deprem felaketi nedeniyle tören ve kırmızı halı TRT tarafından yayınlanmayacakmış. İlgililerin internette malum siteler aracılığı ile izleyebileceğinden eminim. Ben yarın kazananlar listesini okur, kırmızı halıda kim ne giymiş onu incelerim. Uykusuz kalmaya gerek yok.

Geçen sene "Oscars" yazılarımı yazamamıştım. Çok yoğundum. Sabah-akşam okula gidiyor, proje yetiştirmeye çalışıyordum. Staj yapıyordum. Bu sene diplomalarımı aldığım yüksek lisansa başladım. Yine iş-okul- sosyal yaşam dengesini kurmaya çalıştığım için yoğun olduğumu düşünebilirsiniz fakat pek değilim. Malum, yine online eğitim kafesine hapsedildik topluca.

Aslında online eğitimle ilgili bambaşka bir bakış açım var da, konumuz Blonde. Belki başka bir yazıda bahsederim size. Hem havadan sudan konuşuruz. Bloga geri dönmek, sorumluluk duygusu ile yazıları yetiştirmeye çalışmak gerçekten özlediğim bir duyguymuş, onu anladım.

11 Mart 2023 Cumartesi

Oscars 2023 #4: Aftersun

 Yönetmeninin ilk uzun metraj filmi olan Aftersun, Oscars yazı dizimizin dördüncü konuğu. Filmi bu sayfayı açmadan dakikalar önce izledim. Düşüncelerimi anlık hislerimle sizinle paylaşacağım.

Sophie ve Calum'un Fethiye'deki küçük tatilini izliyoruz. Hayatın içinden bir film. Otelin turistlere yanlış odayı vermesi, arka plandaki seyyar kokoreç arabası, halı detayları (halının sonradan yetişkin Sofie'nin evinde görünmesi), Calum'un komodindeki kitapları, "Gamsız Hayat" sahnesi... Küçük detaylarla bir bütün oluşturdu Aftersun benim gözümde. Türkiye'yi güzellikleriyle, organik olarak, "sarı filtre" olmadan yabancı bir yönetmenin gözünden izlemek iyi geldi. 

Film bir süre sonra sizin zihninizden bir anıya dönüşüyor. Beni kendi çocukluğumu düşünmeye itti. 5-6 yaşlarındayken anne babamla gittiğim Fethiye tatilini düşündüm mesela. Balkona serilen ıslak çamaşırların kokusunu aldım. Havuz başında sırtıma sürülen güneş kremini hissettim. Akşam yemekten sonra izlediğimiz dandik otel eğlenceleri geldi gözümün önüne. Unuttuğum bir geçmişi yeniden yaşamak gibiydi Aftersun, benim için.

Oscars 2023 #3: Top Gun: Maverick

Filmle ilgili ilk cümlem şu olacak: O kadar da harika değil. İzleyeli üzerinden bir yıl kadar geçti. Filmin
verdiği sıcak duygu bir yana gözümde diğer aksiyon filmlerinden bir farkı kalmadı. Tom Cruise hariç.

Adama hep aynı rolü veriyorlar. İşinde en iyisi, cesur, aşk adamı... Uçaktan atla, uçak kullan, tırman, düş... Bol bol dublörsüz aksiyon sahnesi oyna. Oyunculuğu ile öne çıkamamasının sebebi Tom Cruise'un film aksiyonunu kendi hayatına taşıyıp bunda başarılı olabilmesi.

Cruise dışında yıldızı parlayan bir diğer oyuncu Miles Teller. Ben kendisini Whiplash gibi harika bir yapımın ardından burada izleyince biraz hayal kırıklığına uğradıysam da Meverick, Teller'ın kariyeri için iyi bir adım olmuş. Kendisini uzun yıllar boyu başarılı filmlerde görürüz gibi hissediyorum. 

5 Mart 2023 Pazar

Oscars 2023 #2: The Banshees of Inisherin

 Senenin ikinci "Oscars" yazısında, İrlanda İç Savaşı arka planında iki arkadaşın kopma hikayesini konu

edinen The Banshees of Inisherin'i inceleyeceğiz.

 Ana karada bombalar patlarken kurgusal bir adada yaşayan iki ana karakterimiz, sakin ve uysal Padriac ve huysuz yaşlı Colm'un hikayesi izleyiciyle buluşuyor. Artık yaşlandığı için hayatında kayda değer bir şey yapma amacıyla, etrafındaki gereksizlikleri yok etmek istiyor Colm. Bu bahane ile de Padriac ile olan arkadaşlığını tek bir günde sessiz sedasız bitiriyor. Bir gün bara gitmek için kapıyı çalan arkadaşını görmezden geliyor. Münasip bir zamanda da onunla artık arkadaş olmak istemediğini söylüyor. Çünkü, dediğim gibi artık ömrünün sonuna geliyor, bu nedenle de tarihte bir iz bırakabilmek adına kimsenin unutamayacağı bir beste yapmak istiyor.

Elbette Padriac bu durumu kabullenmekte zorluk çekiyor. Arkadaşıyla defalarca konuşma girişiminde bulunuyor. Padriac sakin bir adam. Biraz saf. İyi yürekli. Arkadaşının onu bırakması ile iyice üzülüyoruz ona. Ben izlerken üzüldüm, içim buruldu. Kız kardeşiyle yaşıyor. Bir de küçük eşeği var. Evcil hayvanı... bir kedi köpek gibi koruyup seviyor, evine alıyor eşeğini. Kasaba halkı zaten tarım ve hayvancılık yaparak geçimini sağlıyor. Hanımlar evlerinde otururken beyler çalışıyor. Akşamında da çalışan beyler barlarına çekiliyor, içkilerini içiyor.

30 Ocak 2023 Pazartesi

Oscars 2023 #1: Everything Everywhere All at Once

 Güzel bir pazartesi gününden herkese merhaba. Yüksek lisansın ilk dönemini geride bırakmam ile, üzerimdeki sorumluluklar yarıya indi. Böylelikle buraya vakit ayırmaya geldim. Geçen sene ara verdiğimiz "Oscars" serisine başlamanın zamanı geldi.

Buranın müdavimleri bilir. Her sene törenden önce Oscar adaylığı almış 5 film seçer yorumlarım. 2022 ışık hızında ve hiçbir şey anlamadan geçtiği için geleneksel yorumlarımı yazamamıştım. 2023 için bomba gibi döndüm. Bu seneki filmlerin hepsi çok heyecan verici. 





Hazırladığım liste şu şekilde:

  • Everything Everywhere All at Once
  • The Banshees of Inisherin
  • Top Gun: Maverick
  • Aftersun
  • Blonde



Bu seneki filmlerden hiçbirine mükemmel, izlerken ayılıp bayıldım, zevkten dört köşe oldum diyemeyeceğim sanırım. Listede hala izlemediklerim var. İster önyargı olsun, ister peşin hüküm, bu filmlerin fragmanlarından bile insanın ruhunu doyuran filmler olmadığı anlaşılıyor.

1 Ocak 2023 Pazar

2022'ye Bakış

 22 benim uğurlu sayımdır. Bundan dolayı, bu seneye adım atarken o kadar umut doluydum ki! Mezun olduğum yıl 2022 olacaktı mesela... Bu da iş hayatına atıldığım yıl demekti! Daha bir sürü, güzel olacağına olan inancımı koruduğum noktaları vardı bu yılın. Şu an hatırlamıyorum bile.

Yaşamak oldukça iniş çıkışlı bir yoldu bu yıl. Hayatımın en güzel günleri... en kötü günleri... en zinde olduğum yıl... hastalık yüzünden kaç kere işten izin almam gerekti... en başarılı hissettiğim anlar... utandıran hatalar... gülerken yeri göğü inlettiğim hatıralar... ağlayışlarımız... On adım atıp beş adım geri gitmek ile geçti on iki ay. Yine de yol aldığımız söylenebilir elbette.

Hep, çok umut beslediğim için böyle oldu sanıyorum. Çünkü geçen sene bu zamanlar 2022'nin benim yılım olduğundan epey emindim. Şimdi ise hiçbir şey için heyecanlanmıyorum o kadar. Sadece 2023 için birkaç hedef koydum kendime. Büyük hedefler. Güzel hedefler. Müstakbel eşime de anlattım. O da onayladı. El birliği ile gerçekleştireceğiz inşallah.

Nazar olmaması açısından burada paylaşmak pek istemiyorum. Gerçi artık okuyucum bir hayli azaldı burada. İnsanlar uzun uzun yazılar okumak, blog takip etmek pek istemiyor. Onlara 10-15 saniyelik arkada popüler bir şarkı olan dandik videolardan lazım sadece. Kombin veyahut makyaj videosu oalcak içerik olarak da! O zaman rağbet görürsünüz işte. Ah popüler kültür, vah popüler kültür!

Ben de buraları boşladım. Yine de yıl sonu yazısını 01.01 tarihine yetiştirebildiğim için mutluyum. Bu senenin yazısında kişisel şeylerden çok, iki yüzlülük yaparak yukarıda yerin dibine gömdüğüm popüler kültürün enlerini yazacağım. 2022'de en çok  neyi konuştuk? Ben okuduklarım arasında neleri beğendim, hangi film benim için bu senenin en iyi filmiydi? Birkaç alt başlık altında boş yapacağız anlayacağınız.

Hazırsanız, başlayalım. (Alkış sesi ve trompetler)