verdiği sıcak duygu bir yana gözümde diğer aksiyon filmlerinden bir farkı kalmadı. Tom Cruise hariç.
Adama hep aynı rolü veriyorlar. İşinde en iyisi, cesur, aşk adamı... Uçaktan atla, uçak kullan, tırman, düş... Bol bol dublörsüz aksiyon sahnesi oyna. Oyunculuğu ile öne çıkamamasının sebebi Tom Cruise'un film aksiyonunu kendi hayatına taşıyıp bunda başarılı olabilmesi.
Cruise dışında yıldızı parlayan bir diğer oyuncu Miles Teller. Ben kendisini Whiplash gibi harika bir yapımın ardından burada izleyince biraz hayal kırıklığına uğradıysam da Meverick, Teller'ın kariyeri için iyi bir adım olmuş. Kendisini uzun yıllar boyu başarılı filmlerde görürüz gibi hissediyorum.Oyuncularla ilgili eklemek istediğim başka bir şey de Ed Harris'i daha çok görmek istediğim. Bence en az Al Pacino kadar efsaneleşmesi gereken biri. Bu filmde karakteri daha derinleştirilebilir, izleyiciyle bağ kurması sağlanabilirdi. Adamı biraz harcamışlar gibi geldi bana.
Top Gun: Maverick, ilk filminden bağımsız incelendiğinde, klasikleşmiş bir alt yapı olmaksızın öteki Hollywood aksiyon filmlerinden ayrılamaz nitelikte.
Amerikan milliyetçiliğini ve halkın birlik duygusunu öne çıkararak yazılan ikinci filmin senaryosu yine de izleyicisini yakalamayı başarıyor. Biz insanoğlu bu şekilde mutlu son barındırdığına inanarak ekran karşısına geçtiğimiz filmlerin verdiği "aile" mesajına açız bence. İçgüdüsel bir şey. Maverick de bu
konuda hedefi on ikiden vuruyor.
Filmi sinemada, yanında en sevdiği insanla izleme ayrıcalığına sahip biri olarak, ikinci yarının ilk yarısından daha güzel olduğunu eklemeliyim. Sizi şaşırtacak birkaç sahnesi var, onun dışında hakkında konuşulacak bir şeyi yok maalesef.
Beni en çok rahatsız eden şey klişeleşmiş aşk sahneleriydi. Her şey bir yana dakikaları doldurmak için yazılmış ve çekilmişe benziyorlardı. Jennifer Connelly casting çalışması olarak başarılı görünüyordu fakat senaryo bu konuda sığ kalmıştı. Beğenemedim.
Filmin şaşırtıcı şekilde 5 adaylığı var. Bunun sebebi, akademinin nostalji merakı mı yoksa milliyetçi bir film olması mı, bir şey söyleyemem. Söyleyebileceğim tek şey, sırf verilmek için verilmiş adaylıklar. Belki tek heykelciği kazanabilirler fakat rakiplerinin çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Birden fazlası diğer filmlere haksızlık.
En iyi film, en iyi uyarlama senaryo(kazanma şansı var), en iyi görsel efekt (Everything Everywhere All At Once varken bu film ne mana gerçekten???), en iyi film kurgusu, en iyi ses (kazanma şansı var) adaylıkları alan filme ödül gecesinde başarılar diliyor; yazımı burada bir sonraki film yorumunda görüşmek üzere noktalıyorum.
Herkesin hayatta hak ettiği ödülleri alması dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder