19 Şubat 2018 Pazartesi

Oscars 2018 #2: Dunkirk

Herkese merhaba! Bilirkişi olarak Dunkirk ile "Oscars 2018" serisinin ikinci yazısından size selamlarımı iletiyorum. (İlk yazı için bu cümleye tıktık.)

Kendisi sekiz dalda Oscar adayı bu sene. Zaten Christopher Nolan Bey reklam filmi çekse o da Oscar'a aday olur gibi geliyor bana. Benim de en sevdiğim yönetmendir kendisi. Gerek Prestige olsun, gerek Dark Knight serisi olsun, gerek İnception olsun... Her filminin ayrı ayrı hastasıyızzzzz.
Zaten artık kemikleşmiş bir kadrosu var adamın. Her filminde, Tom Hardy, Christian Bale, Cilligan Murphy ya da Leonardo Dicaprio dörtlüsünden biri kesin oluyor. Olsunlar. Hepsi ayrı yiğit, hepsi ayrı delikanlı. Hepsi ayrı canım benim :)

Dunkirk de bu açıdan şaşırtmıyor, bize Tom Hardy ve Cilligan Murphy'i sunuyor. İkisi de birbirinden güzel oyunculuk sergilemişler.
Durun, oyunculara sonra giriş yapacağım. İlk önce kültürümü konuşturmam ve size gerçek bir olay olan Dunkirk'i anlatmalıyım.

Dunkirk, Fransa'da bir sahil aslında. İkinci Dünya Savaşında Alman ordusu, Fransız ve İngiliz askerlerini bu sahilde sıkıştırıyor. Az değil baya bir asker var. (Tam olarak rakamı hatırlamıyorum). Tabii tahliye olmaya çalışıyor bu askerler. Dunkirk de onun öyküsünü anlatıyor. Belirteyim, Dunkirk İngiltere'nin hemen dibinde bir yer. Filmde de bu durum birçok yerde vurgulanıyor zaten. Sonuç olarak , böyle savaş filmlerinde spoiler vermekten hiç çekinemeyeceğim çünkü zaten olan olmuş????, Dunkirk başarılı bir şekilde tahliye ediliyor ve İkinci Dünya Savaşının seyri değişiyor. ( Eğer tahliye olmasaydı Almanya büyük bir üstünlük elde edecekti.)

Filmi izlemeden önce babam bana bu eşsiz tarihi bilgiyi vermişti, siz de mahrum kalın istemedim. Filmi izleyince zaten şu yukarıdaki paragrafı daha iyi anlayacaksınız.

Dunkirk'e geri dönelim şimdi. Size izlerken bir şey yapmanızı önereceğim. O da zaman kavramına dikkat etmeniz. Zira kuşatmanın bir ilk haftasını, bir ilk gününü bir son gününü gösteriyor karışık bir şekilde. Sonunda her şey birleşmiş olsa da dikkatli olmazsanız kafanız karışabilir. Christopher Nolan her filminde yaptığı gibi yine beyin yakmayı amaçlamış bu konuda.

Filmin müzikleri mükemmeldi. Belki o müzikler olmasa, durağan ve sıkıcı bir şey izliyormuşsunuz gibi gelebilirdi insana. Ama jenerik tam yerinde olmuş. Zaten adaylıklarından biri de en iyi film müziği dalında.

Öte yandan, zaten filmin bir aksiyon filmi olarak düşünülmesini yanlış buluyorum. Bence tam olarak savaş sırasındaki askerlerin psikolojisi işlenmiş. Özellikle Cilligan Muphy'nin karakteri, çoğu karakterin ismi filmde geçmiyor, bunu çok iyi yansıtmış. Önceleri soğuk kanlı bir askerken, iş zorlaştıkça kafayı yemesi, tam kurtuldum derken Dunkirk'e geri dönme ihtimaline karşın genç bir çocuğu bile öldürebilecek konuma gelmiş olması... Ben şaştım kaldım vallahi. Çoğu zaman yaptıklarından dolayı küfür yedi benden hatta. Ama tam tersi etrafındakiler ona yaşadıklarından dolayı iyimser davrandılar. -Spoiler- Karakter denizde onu kurtaran teknenin Dunkirk'e gittiğini öğrenince geminin çırağı olan küçük çocuğu yanlışlıkla öldürüyor. Sonunda teknenin sahibine çocuğun ölüp ölmediğini sorunca, kendini daha da kötü hissetmesin diye çocuğun öldüğünü söylemiyorlar. Nedense bu sahnede duygulanmıştım.

Tek tek karakter analizi yaparsam bu yazı bitmez. Bu sebepten aşkımsu Tom Hardy'nin canlandırdığı
Farrier'le ufak ufak devam etmek istiyorum. Kendisi, tahliyeye engel olmak için askerleri taşıyan gemilere bomba atan Alman uçaklarını vurmakla yükümlü iki pilottan biri. Onun olduğu her sahnede sanki Plastation oyunu izliyormuşuz gibi bir hal vardı. Yine de çok hoştu. Benim gönlümün tüm oscarları Tom Bey'e ait.

Bu filmle ilgili anlam veremediğim bir şey de var. O da Harry Styles'ın işi ne? Yani güzelim rolü oynayacak daha iyi birini bulamadınız mı Allah aşkına? Onun içinde olduğu hikaye de mükemmeldi. - Spoiler hem de en büyüğünden- Adadan kaçmaya çalışıyorlar, gemiye biniyorlar bindikleri gemi patlıyor geri dönüyorlar sonra terk edilmiş bir tekneye sığınıyorlar yakalanıyorlar... Lakin Harry Styles... Ne bileyim olmamış yani. Gözümün önüne hep One Direction'daki ergen hali geldi. Bir de genel olarak çok fazla konuşma yok filmde, bu mal sürekli boş laf yaptı. Aynı cephede savaştığı Fransız askerini satmaya filan çalıştı. Ayrı bir gıcık oldum. Yine de çok laf etmeyeceğim, eğer kadroda varsa Christopher Nolan'ın bir bildiği vardır deyip geçiyorum.

Dunkirk'le ilgili bir müthiş detay vereyim size: Hiç yeşil ekran kullanılmamış. Yani o patlama sahneleri, güzel manzaralar falan hepsi gerçekten canlandırılmış. Bunu öğrendikten sonra kalp krizi geçiriyordum az kaldı. Adamların yaptığı filme bak arkadaş! Biz de orantısız komedi filmlerini efsaneymiş gibi halka sunuyoruz. Üstüne üstlük bir de sinema sanatından bahsediyoruz. Kusacağıııııııım.

Daha da eklemek istediğim başka bir şey yok. Dunkirk, Nolan'ın en iyi filmiydi diyemem. (Benim favorim Prestige) Lakin 2017 yılının en iyi filmleri arasında ve benim de Top 100 listeme girdi. On üzerinden puan vermem gerekirse (Bendeki curete bakar mısın???? Oscarlık filmi oyluyorum.) 9 verirdim. Bir puanı da malumunuz Harry Styles'tan kırdım. Bir de çok fazla milliyetçilik yapılmıştı. Bu kısım da hoşuma gitmedi maalesef ki...
Fragman: 


Bir sonraki "Oscars" yazım Blade Runner 2049 ile devam edecek. Çok önceden izlediğim için biraz unuttum filmi fakat üstesinden gelebileceğime inanıyorum.

Tüm kötü sonların aslında son olmadığını fark edebilmeniz dileğiyle...










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder