Her karakter başka başka sorunlarla kutuplaşırken dizinin mercek tuttuğu sorunlar, aile içi şiddet ve çocuk psikolojisi gibi temel kavramlar olmuş. Mükemmel hayatların, mükemmel kusurları olur ilkesiyle birçok ayrı konu alt alta incelenmiş, izleyiciye kusursuzluğun harika bir illüzyon olduğu algısı verilmeye çalışılmış.
Her şey bir yana, izleyiciyi vuran silahları ortam seçimleri olmuş kesinlikle. Gün batımında, okyanus manzaralı teraslar, bohemden tutun süper kaliteliye kadar geniş yelpazede döşenmiş, karakterlerimizin evleri, kızların oturduğu küçük kafe derken günlük hayatımızdaki kusurları inceleyen bu dizinin böylesine kusursuz olması ilginç.
Tüm karakterler apayrı dünyalarda yaşasalar da benim en çok ilgimi çeken Celeste (Nicole Kidman)
ve Perry'nin (Alexander Skarsgard) garip ilişkisi oldu. Sanırım tüm ülkelerde büyük bir sorun olan aile içi şiddet temalı birçok sahneleri vardı. Perry gibi dışarıdan çok tatlı, fazlasıyla yakışıklı ve iyi bir baba olarak görünen bir eşin, karısına uyguladığı psikopatlık derecesindeki şiddet tüyleri diken diken eden seviyedeydi. Her seferinde değişeceğini söyleyip, şiddetin dozunu arttırması insanı finale kadar çileden çıkardı.
Bir de Alexander Skarsgard'ı hiç öyle manyak bir karakterde hayal edemezdim. Ama inanılmaz güzel oynamış. Dayakçı koca rolü üzerine öyle güzel oturmuş ki insan ayakta alkışlamak istiyor adamın oyunculuğunu. Hey gidi Tarzan, sen bu hallere düşecek adam mıydın?
Öte yandan Nicole Kidman'ın bol botokslu rezil oyunculuğu bence dizinin tek kusuruydu. Ablacım indir o botoksu rica ediyorum. Sen oyuncusun, o mimiklere ihtiyacın var.
Tek kusur dedim ama dizide pek de kusur saymadığım lakin ki hoşuma gitmeyen bir şey vardı. O da Reese Witherspoon'un eşi rolünü oynayan adamcağız. Ya şu mimiksiz Nicole Kidman'ın eşi rolünü bile süper yakışıklı Alexander oynuyor, benim bebeksi Reese'imi orman kaçkını bir adamla evlendirmişsiniz. Rolünü iyi yapmış ama hayır, beğenmedim. Neyse ki karakteri o şekilde bilerek seçtiklerini anlıyorsunuz çünküüüü... ( neyse spoi yok!)
Bütün karakterleri kısa kısa özetlemek istiyorum.Bu yüzden hazır konusu açılmışken

Madelin'in eski kocasının yeni eşini cooluğun vücut bulmuş hali olan Zoe Kravitz canlandırıyor.


gelen filmlerde baş rol oynamış olan Shailene Woodley'nin hayat verdiği yalnız anne Jane. Çocuğunun babasının kim olduğu dahi bilmeyen, farklılık olsun diye kasabaya yeni taşınan genç ve gizemli biri Jane. Dizide en sevdiğim çocuk ise onun oğlu Ziggy. İzlerseniz siz de onun yanaklarını mıncırmak isteyeceksiniz, eminim.
Jane, Madeline ve Celeste'nin grubuna katılıyor. Ama dizide onu önemli yapan birden fazla olay var. Birincisi sürekli flasback olarak aralara sıkıştırılan okyanusun kıyısında koştuğunu hatırladığı kısımlar. Diğeri ise oğlu Ziggy.
Şöyle ki en sonuncu ana karakter olan Reneta'nın kızı okulun ilk gününde bir çocuğun ona saldırdığı söyleyip boynundaki morlukları gösteriyor. Kıza öğretmen hangi çocuğun ona saldırdığını göstermesini isteyince de Jane'in olduğu Ziggy'i işaret ediyor. Fakat Ziggy, minnoş Ziggy bunu yaptığını inkar ediyor ve okulda bir takım kutuplaşmalar baş gösteriyor. Güçlü bir iş kadını olan Reneta, henüz suçlu olup olmadığı kesin olmayan Ziggy'e ve onun annesi Jane'e savaş açıyor.
Söylemeyi unutmayayım, bir de cinayet meselesi var. Başından sonuna kadar olayları birkaç kişinin sorgu odasında yaptıkları küçük yorumlar eşliğinde izliyorsunuz. Ve finalde cinayetle ilgili soru işaretleri açığa çıkıyor (kim öldü, nasıl öldü, neden öldü, kim öldürdü vs.)
Mekanlardan, konudan filan bahsettim, dizinin finalindeki kostümlerden bahsetmemek olmaz. O
kadar güzel, büyülü bir ortam hazırlanmış ki, işte final dediğin budur diyorsunuz. O Audrey Hepburn ve Elvis temalı partide, karakterin giydikleri kostümler tek kelime ile EFSANE olmuş. Son bölüm içimden Gökhan Türkmen'in "Gitme bitmesin diye bütün gece ağladım." şarkısını söyledim vallahi.
Ya şarkı demişken, uzun zamandır dinlediğim en iyi opening şarkısına sahip dizi. Game of Thorones başlarken kendimi kaybedip "Dırıdırı dırıdırı dııı dııı.." diye saçma sapan bağrıyordum, ama bu bambaşka bir seviye. Çok çok çok güzel bir melodi ile başlıyor dizi. Zaten HBOb u başlangıçtaki kısa tanıtım şeyine ayrıca önem veriyor sanırım. True Detective'in şarkısı filan da inanılmaz güzeldi.
Eklemeliyim ki, dizinin aralarında kullanılan şarkılar da baya iyi. Özellikle Leon Briges - River şarkısını kullandıkları bölümde eridim bittim.
Bahsettiğim açılış şarkısı için:
Leon Briges - River:
Diziyle ilgili paylaşmak istediğim çok şey var lakin yazıyı burada noktalamalıyım. Hadi yine iyisiniz, bomba gibi bir şey önerdim size. Ama başlamadan önce bilmelisiniz ki ikinci sezon olmayacak, mini dizi çünkü.
Buyrunuz hizmetimin son ürünü, dizinin fragmanı;
Uzun zamandır bu kadar ayrıntılı bir öneri yazısı yazmamıştım sanırım. Şimdi gitip limonlu sodamı yudumlama vakti. Mühendis hanım kaçar!
Kusursuz ve okyanus manzaralı bir hayat dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder