1 Şubat 2016 Pazartesi

Hayalet

  Her şey düşünmekle alakalı bence. Yani, evrene enerji gönderin saçmalıklarından bahsetmiyorum. Bahsettiğim şey hayal ederek, düşünerek kendimizi hedefe ulaşabileceğimize inandırmak. Walt Disney ne demiş? "Eğer hayal edebilirsen, yapabilirsin." demiş. Öyleyse hedefe giden yolda hayal etmekten çekinmeyin.
  Akıl insanı rezil de ediyor vezir de tabii. Her zaman çıtayı dağların tepesine koyma taraftarı olsam da seçtiğiniz dağın Everest olmaması gerek. Bunu sizin moralinizi bozmak için demiyorum. Bunu benim realist tarafım söylüyor.

  Ya da siz dilediğinizi yapın, büyük düşünün. Ona uygun çabalayın, büyük kulaçlar atın. Arkanıza bakmadan, asla yorulmadan ilerleyin. En sonunda zafer çizgisinden, size "Olmaz, yapamazsın." deyip de sizi küçük gören insanlara el sallarsınız. Onlar küçük dalgalarda yüzemezken siz büyük dalgalarda sörf yaparsınız belki kim bilebilir?

  Ama ne yazık ki o insanları güldürme ihtimaliniz de çok yüksek ki ben hayatın bu yanını pek sevmiyorum. Filmlerde herkesin küçük gördüğü, sürekli aşağılanan kızın, hırs yapıp da bir anda piramidin en  üstüne oturmasına bir türlü inanamadım zaten. Ben hiç hırs yapamadım. Yaptıysam da her şeyde başıma geldiği gibi sürekli kursağımda kaldı. Elden bir şey gelmez sanırım yanlışlıkla kaybedenler kulübüne filan üye oldum. Başka bir açıklama göremiyorum. Hedefe ulaşmakta en başarısız olan insan seçilse galiba o insan ben olurum, ayakta alkışlanırım.

  İşte bu yüzden her şey düşünmekle alakalı. Başarısız olduğumda kendimi başarılıymışım gibi hissettirecek olan benim. Kafanız karıştı değil mi? Durun biraz daha açayım konuyu.
  Aslında anahtar bir söz dizisi var: "Elinden gelenin en iyisini yapmak.". Eğer bunu yapabiliyorsak, sorun yok demektir. Kendin için, önemsediğin insanlar için ve en önemlisi mutlu son arayışın için yapabileceğin her şeyi, en iyi biçimde yaptıktan sonra sana büyük koltuğuna oturup, elinde en sevdiğin içecek, televizyon izlemek ya da ne yapmaktan hoşlanıyorsan onu yapmak düşer. Çünkü artık elinden bir şey gelmez.
  En sonunda az da olsa başarısız olma ihtimalin hep vardır. Bu ihtimal, ihtimal olmaktan çıkıp hayatının bir gerçeği olursa o zaman otur ve düşün. İlk önce, neyi yanlış yaptığını düşün.
  Bir yanlış bulamadıysan etrafında sana korku salan o hayaletlerden kurtul çünkü sen bir yanlış yapmadın. Her şeyi eksiksiz yaptın. Sadece elinde olmayan bir şekilde yenik düştün, o kadar. Bir daha denersin. Bu başarısızlığa sevinen alçaklar, bırak sevinsinler. Her işte bir hayır vardır ve son gülen iyi güler.
  Eğer bir yanlış bulduysan yine hayaletlerinden kurtul. Hatasız kul olmaz değil mi? Bu hata belki de seni daha büyük bir hatadan geri döndürdü? Geleceği bilemiyoruz sonuçta. Sen kendine bak. Sağlıklısın, güzelsin, okuduğun harika bir blog var... Elbette düşmanların sevinecek. Bırak sevinsinler. Kapat gözlerini, tıka kulaklarını.

Düşün, düşün, düşün. Kendini motive et. Kimse seni, senin tanıdığın kadar tanıyamaz. Kimse odana kapanıp ağladığın o yağmurlu akşamların götürüsünü senden iyi bilemez. Gülücüklerinin kırıklığını, sevinçlerinin değerini anlayamaz. Sen anlarsın. Kendi değerini de anla. Özelsin.

Hayal etmekten korkan insanların senin için hayalet olmalarına izin verme. "Yapamazsın." diyenlere "Bilmiyorsun." de. Gü
nün en huzurlu anında, başını yumuşacık yastığına koyduğun karanlık odanda bir gün için daha umut ışığını yak ve iyi düşün. Her dibe battığında her nefesin kesildiğinde, suların durulacağını bil. Her zaman yüzeye çıkarsın. Her zaman.

İlk önce düşün ve kendine inan. Bunu kendin için yap okuyucu.

Umarım ileride hayal dünyanı aydınlatan insanlar seni bulur.
Ümitlerinin ilk baharda açan bir çiçek gibi açmasına yardım edecek iyi dostlar bulman ve onları asla kaybetmemen dileğiyle...

-Karamsarpollyana-


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder