27 Aralık 2018 Perşembe

Bir Olmak


Gidemeyenlere, karasızlara, umutsuzlara:


  Elini kapı koluna koy ve dün gece düşüncelerinle boğuşurken yatağından çıkıp da yazmaya üşendiğin o cevher değerindeki cümleyi düşün. Ne demek istemiştin? Derin bir kuyuya düşer gibi düştüğün bu ruh halinin tüm açıklamasını barındıran bir cümleydi o. Sen de düşünür düşünmez uyuyakaldın zaten. Oysa neler neler daha yazardın üzerine, yazık oldu!

  Elini kapı koluna koy ve sana dünyanın en güzel bahçesini andıran o kokuyu düşün. Gözleri kapat, sadece o kokuya odaklan. Gülümse. Sen büyük bir şehrin trafiğine tıkılmışken, öndeki araba kornaya asılırken, yanındaki adam oflarken işine yarayacak çünkü!
  Elini kapı koluna koy ve beklentilerinin altında kalan tecrübelerini düşün. Bi hevesle internetten aldığın çantanın dandik çıkması gibi şeyleri… Buluşmaya tam vaktinde gidip bekletildiğin günleri… Kimsenin kutlamadığı doğum günlerini... İyi olduğunu sandığın insanları… En çok da sonuncuyu!
  Elini kapı koluna koy ve karnın ağrıyana dek güldüğün o dakikaları düşün. Hani gözün hiçbir şeyi görmez, artık olayın komikliğine gülmek de yetmez de ayağını böyle yere vura vura bağrınırsın ya. Gözlerinden yaşlar gelir de bozulan makyajına aldırmazsın. Ya da yanındakiyle iç içe girersiniz arkanıza yaslanır havaya doğru atarsınız kahkahanızı. En son ne zaman böyle güldüğünü hatırlıyor musun? O anın gerçekliğini de düşünmeyi ihmal etme sakın!

   Elini kapı koluna koy ve bundan beş yıl sonrasını düşün. Neler istiyorsun? Umudun var mı? Bu soruları sor kendine. Dürüst ol. Bugüne de dön bir bak. Umutlarını düşündüğün kadar korkularını da belirle. Hatta sarıl korkularına. Ne olur ne olmaz, belki ileride kurtarıcın olur!
  Elini kapı koluna koy ve bugün izlediğin kedi videosunu düşün. Hani arkadaşın da şöyle sana doğru yaklaşır da beraber gülersiniz ya videoya. “Yaaaa ne kadar minnoş.” dersiniz. Veya kedi videosundan ziyade bebek videolarına da hakkını verin. Babasını annesinden kıskanan küçük kızın videosu mesela… Her denk geldiğinde başa sarıp sarıp izliyorsun o videoyu. Ne tatlılar di mi!
 Elini kapı koluna koy ve yaşadıklarını hak etmeyenleri düşün. Adaletsiz dünya! Gördüğün o kötü insanların, tam da senin istediğin gibi olan ilişkilerini; iyi insanların da tökezleyerek yürümeye çalışmalarını… Kıskançlık duymadan bir değerlendirme yapma vakti. Yavaştan karar vermeye başla. Yavaştan!

  Elini kapı koluna koy ve yarın sabah güneşin doğuşunu izleyeceğin yeri düşün. Belki de uyuyor olacaksın, kaçıracaksın. Yine de düşün. Gökyüzünün kızıl-sarı halini gözlerinin önüne getir. Her gün, son gün olabilir. Bu gerçek ne kadar acı!

  Elini kapı koluna koy ve sessizlikte aklına gelen ilk şarkıyı düşün. Tarkan- Kuzu Kuzu olabilir, Ümit Besen- Nikah Masası olabilir, Pera olabilir, Beyonce olabilir, Ajdar bile olabilir. Ne olursa olsun söyle o şarkıyı. Ardından seni geren ortamlarda döndür zihninden. Mükemmel bir boş verme tavsiyesidir bu!

  Eline kapı koluna koy ve kendine itiraf edemediklerini düşün. Doğrusunu bildiğimiz yalanları en çok kendimize söylüyoruz. Ayna varsa yakında, kendi gözlerinin içine bakmalısın bence.  Sanıyorum ki doğrularını engelleyen kalbini susturmanın en iyi yolu bu!
 Elini kapı koluna koy ve annesini kovalayan küçük çocuğu düşün. Ne kadar hızlı koşarsa koşsun, adımlarını elinden geldiğince büyük atsın; annesine bir türlü yetişemiyor. Bazı olaylara böyle yaklaş işte. Olmayınca olmuyor!


 Elini kapı koluna koy ve artık kararını ver. Elinde avucunda olanlar belli. Mal varlığın, maneviyatın, ümitlerin, pişmanlıkların sırtında. Odanın köşesinde yalnız oturmak insana neler düşündürüyormuş. Bir olmak… Bana hep anlamlı gelen bir kalıp. Aynı anda hem yalnızlığı hem de bir bütüne ait olmayı çağrıştırıyor insana. Ayrıca bir olmak, özel olmak, benzersiz olmak da demek. Ne güzel, ne hoş!
Bir olabildiğin yerlerde ol. Değilsen çarp kapıyı çık git. Öyleysen de bir daha hiç elini o kapının koluna koyma.

Bir olduğunuz yerleri bulmanız dileğiyle…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder