21 Şubat 2021 Pazar

Çaput Bağlama Yazısı #10

  Değerli okuyucularım, hoş geldiniz. Öncelikle bugün, kendi hayatınıza ufak bir mola vererek, benim yazdıklarımı
okumak amacıyla, buraya uğradığınız için teşekkür ediyorum. Aranızda bize yeni katılanlar, bu “Çaput Bağlama Yazısı” başlığının anlamını merak edeceklerdir.
  Zira ta 2019’dan beri hiçbir dileğim yokmuşçasına bu başlığı atmamışım.

  Bir önceki cümleden anlayacağınız üzere canlarım, önümüzdeki 30-35 gün içinde gerçekleşmesini istediğim dileklerimi yazdığım bir yazı dizisi bu. Hani dilek ağaçları olur, istediğinizi içinizden geçirip ağaçlara çaput bağlarsınız ya… oradan esinlendim. Esinlenmiştim,  yani ilk Ç.B.Y.’yi yazdığım 2016’da. (Yuh 5 sene olmuş)
   Açıklamamı tane tane yaptığıma göre, e siz de bugünkü konumuzu anlamışsınızdır artık, asıl yazımıza geçebiliriz. Dilek dileyeceğiz efenim.
   Bir tür totem de diyebiliriz buna.
  Başlayalım.
(Durun! Başlamadan diğer Ç.B. yazılarımı okumak niyetinde iseniz; bu cümleyetıklayabilirsiniz. Veyahut yukarıdaki, başlığın altındaki çubuktan “Çaput Bağlama Yazıları”kısmına da basmakta özgürsünüz.)

Çaput Bağlama Yazısı

 Öncelikle çok yavan bir istekte bulunacağım; Bridgerton tarzı drama istiyorum. Hayatımda değil, dizi olarak. Dük ve Daphne’nin tadı damağımda kaldı. Zaten şu sıralar Jane Austen’e takmış durumdayım. Anlayacağınız ecnebinin “period drama” diye adlandırdığı her şeyi silip süpürme merakı sardı beni.  Küçük Kadınları okudum (Beth…), şimdi Emma’yı okuyorum ama yok. İçimdeki açlık sönmüyor. Aşk istiyorum, soylu zengin aileler, balolar, uzun kıyafetler görmek (okumak) istiyorum. Çok mu şey istiyorum rabbimcim, sen söyle.
  Almanca öğrenmeye başladım ama hevesim sadece 1 gün sürdü. Evet, 1 gün. Yirmi dört saat yani. Ay ama ne yapayım, okunacak izlenecek çok şey var, sürekli dikkatim dağılıyor. Ama bu ay en azından haftada iki gün olmak üzere, lisede “guten morgen” demekten ileri götüremediğim Almanca eğitimimin üstüne düşmem gerekiyor. (Evde kendi başıma öğrenme konusunda kararlıyım çünkü dil öğrenme konusunda kendime güvenim tam ve şükürler olsun gerizekalı değilim)

Günlük tutmaya başladım. Koca 2020 yılı boyunca sadece 3 sayfacık yazdığım günlüğümle 2021’de daha çok muhatap olma hedefim var. İnsanın kendi kendine dertleşmesi birçok psikolojik sıkıntıyı gideriyor. En azından benim için. Daha mutlu daha heyecanlı biriyim. Teşekkürler canım defterim, iyi ki varsın.
  
  Ardımızda bıraktığımız hafta için insanlık için küçük olsa da benim için çok büyük olan bir hedefim vardı. İnstagram’ı azaltmak. Ortalamayı 25 dk’ya kadar düşürdüm. Bu durumu korumak istiyorum. Gerçekten çok fazla zamanı çöp ediyor çünkü.

  Son dileğim önümüzdeki hafta için. Şubat’ın son haftası. Önemli bir durum var. Olma ihtimali imkansıza yakın ama olursa bir hayalime kısa yoldan ulaşmış olacağım. Ümit etmiyorum. İstedim ve konuyu Allah’a bıraktım. Lakin olmadığı taktirde ben ve çevrem çok üzülmeyelim istiyorum. Bu haftayı kesiksiz, çiziksiz, pürüzsüz atlatırsak, Mart’a mükemmel girmiş olacağız.
İnşallah diyelim.

  Benden bu kadar. Biraz boş ama hoş dilekler yazdım. Sağlık sıhhat tam olsun, huzurum yerinde olsun çok da bir beklentim yok aslında.

  11. Çaput Bağlama Yazısı’nda, dileklerimle ilgili, daha özele inerim belki. Şu an sosyal yaşantım ve özel hayatım on numara beş yıldız, dileğe gerek yok gibi.  (Pandemi şartlarınca tabii) (Gözü olan olursa, gözü çıksın?!?!?!?!)

  Mart ayının ilk gününü  bahar neşesi ile karşılamak dileğiyle… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder