
Dördüncü katın camından sarktım, güneş biraz daha alçalmışken. Apartmanın kendini dağıtmış bahçesine hüzünlendim. O ana dek hiçbir bahçe bu kadar çok kalbimi kırmamıştı benim. Bana kanser hücrelerini bir de kendi duygularımı anımsattı bitkiler. Durdurulamaz şekilde büyüyen, durdurulmaya çalışılan lakin asla umursanmayan.
Söz verdim. Yazılacak bir hikayesi vardı arkadaşımın. Ben yine kendime daldım sakince. Yazamadım. Nefes almaktan başka bir şey düşünemezken bir başkasının hikayesini nasıl yazabilirim ki? Nasıl kendime böyle bir ihanette bulunabilirim?
Üst komşu yine çamaşır asıyor balkonun sarkık iplerine. Beşinci kattan aşağı sallanan gövdeler görüyorum. Bacaklar görüyorum. O da asarken bakıyor mu “bakımsız” bahçemize? Yoksa derdi işini yapıp çekip gitmek mi?
Yalnız başıma oturabileceğim bir balkonun özlemini büyütüyorum içimde. O zaman nefes alabileceğim sanki. Çok çocukça geliyor bu duygu. Çok saçma. Rüzgarı çelimsiz kollarımda, sevmediğim saçlarımda, boyalı kirpiklerimde hissederken; iç organlarımın ona olan muhtaçlığı… Hayatımın ilk çeyreği sanki bu, ama ben bitirmişim solumayı.
Ne çok eğleniyorum, kendi kendimi salak gibi gösterirken, bir bilseniz. Ne çok, gülüyorum bu hallerime içten içe. Bu salaklığıma inanışlarına… Saat dokuzu üç geçerken kendimi kapattığım bu odada hep bunu yapıyorum işte. Bir kaybolup, bir geri geliyorum. Sanki dört duvar yok da uzay boşluğunda dolanıyorum.
Kendi içsel hesaplaşmamı yapamıyorum. Çünkü tüm bedeli benim ödediğimi biliyorum. Eksilirken yine kendimi dolduruyorum. Sonra da bu uzaya sığamıyorum. Duvarlara takılıp, yıldız gibi kayıyorum. Sönüyor parlaklığı, ben yine de bir bakışına aldanıyorum.
“Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi,/ Tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.” Omuz silkip, ellerini iki yana açıyorsun ve bunu kabullenmeye çalışıyorsun. En çok da buna gülüyorum, kızıyorum, gülüyorum, gülüyorum, gülüyorum. Garip geliyor bana. Uzun bir kompozisyon yazmakla yükümlüyüz sadece. Ama paragraf başına düşen kelime sayısını belirleme hakkımız yok. Bazen yarıda kesiliyor cümleler, bazenboşlukbilebırakmadandevamediyorböylesatırlar.
Nefes. Nefes verin bana. Sinek ilaçlarından arınmış olsun. Bol boşluklu, temiz hava. Sözsüz bir müzik. Çünkü bu şarkıların gözü kör olsun. Bir de artık tüm acıların, toprağı bol olsun..
Gerçek bir mutluluk dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder