
Ne güzel tesadüf etti ama başlığı en başta yanlış yazmam. Tam da bu konu hakkında “öylesine” paragraflar dolusu yazmak istiyordum. “Manyak mıyım ben acaba?” diye sizi darlayasım vardı. Geçti. Çünkü ufaktan manyak olduğum kanısına vardım.
Allah’ım hem mükemmel bir hayat istiyorum. Uzun, güzel bir yaşam. Hem de sıkılma duygusunu içimden atmak… Bu ne biçim tezat yarabbim! Mükemmel bir şeyin sıkıcı olmaması imkansız. Düşünsenize hayatınızda her şey, zamansız olarak çok güzel ilerliyor.
Ya da şöyle anlatayım hemen:
Bir film izliyorsunuz. Filmin konusu da bir çiftin hayatı
olsun hadi. Kadın; sarışın, mavi gözlü, uzun boylu, güzel vücut hatlarına
sahip ve çekici biri. Adam; kapı gibi, kumral, sakallı, kaslı, güzel yeşil
gözleri olan bir yakışıklı. İkisi de çok iyi insanlar. Birbirlerini hiç
kıskanmıyorlar, kısıtlamalar yok, sürekli birlikteler, kavga etmiyorlar, her
şeye gülüyorlar, kötü olaylara bile robotik bir tepki olarak olumlu
yaklaşıyorlar. Gerçi hayatlarında kötü gitmeyen hiçbir şey yok ki. Hep aynı şeyleri
düşündüklerinden hiç tartışmıyorlar. HATTA HİÇ KONUŞMUYORLAR. Sonuçta aynı
insanlar.
Birden film sıkıcılaşmaya başlıyor. İşlerin sarpa sarmadığı, aksiyonsuz bir filmi kim izlemek ister, o filmde kim oynamak ister?
Birden film sıkıcılaşmaya başlıyor. İşlerin sarpa sarmadığı, aksiyonsuz bir filmi kim izlemek ister, o filmde kim oynamak ister?
Geçenlerde, çok önceden yazdığım bir yazıyı okudum. Yaklaşık iki yıl önce yazdığım bir yazıdan bahsediyorum. (Napayım yani, boş zamanlarda kendi yazılarımı okuyup, kendimi sevmek gibi bir huyum var. Ama bu bir sır kimseye söylemeyin,şşşşşş.) Hangi yazı olduğunu söylemeyeceğim. Şöyle yazmışım ama:
Eğer sen, bir insanı sevip de karşılığını alamıyorsan
yeterince sevmiyorsundur. Demek istediğim o insanı seviyorsundur belki ama
gökte uçan kuşu, sokakta peçete satan çocuğu, yıldızları, hayatı yeterince
sevmiyorsundur.
Bir insanın düşünme tarzı hiç mi değişmez
arkadaş. Hala aynı şeyi düşünüyorum.
Olumsuz şeylerin içinden sıyrılmalıyız. Bunu
hayatımın uzun bir dönemi yapamadım. Ama sonra başıma bir bir çok güzel şeyler
gelmeye başladı. İmkansız olarak görüdüğüm şeyler şans eseri gerçekleşti. Bunun
inanç ve sevgiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Ne zaman bir olaya umut dolu
yaklaşsam, oluyor. Siz de deneyin.
Ama umuttan çok sevgiyi deneyin. İnsanları
sevmeyi öğrensek, hayatı sevmeyi öğrensek…. ne bileyim…sanki her şey daha kolay
olacak gibi. Sakin olup şöyle bir otursak da
bu hayatta hiçbir şeyin kolay
olmadığının farkına varabilsek. Bunun farkına vardığınızda inanın, tüm
zorluklar bir anda önemini yitiriyor. “Zaten olması gereken bu…” diye düşünüyorsunuz.
Savaşmadan aldığınız şeyin tadı kalmaz ki hem. Aynı yukarıda anlattığım film
gibi olur. Sıkıcı, bayık…
Sıkıcı ve bayık demişken… Çiçek böcekli, iyimser bir yazı mı yazdım ben az önce ya! Hiç huyum değildir. Neler oluyor bana??? Acaba ruhumu bir iyilik perisi mi ele geçirdi?
Aaaa dostlar aaaaah! Bir bilseniz. Uzun
zamandır istediğim şey gerçekleşiyor ve ben karmakarışığım. Tek düşünebildiğim "İyi düşün iyi olsun." mottosu. Bu yüzden yazdım bu yazıyı da. Aslında şu yukarıda
anlatıklarımı uyguluyorum, deniyorum. Acaba olumlu olmam cidden işe yarayacak
mı? Acaba sevgi kazanacak mı? Acaba umut yararlı bir şey mi?
Anlayacağınız:
Mutlu Olarak Hayatta Kalma Challange – Uzun Süre Bardağın Dolu Kısmını Görmeye Çalıştım- Vlog (Çok Zor Oldu)
Şimdi darmadağın ettiğim konuyu toparlayıp yazıyı sonlandırma vakti. Tüm yazıyı okumaya üşenenler için dev hizmet. Daha da ben napayım?
İçinde bulunduğunuz durumların tadını çıkarın.
Sağlıkla ilgili bir derdiniz yoksa, çabalamanın ve savaşmanın aslında çok
değerli iki eylem olduğunu hatırlamak önemli. Mükemmeliyet kadar sıkıcı bir şey
bilmiyorum ben bu hayatta.
Bir de sevin. Bakın, gerçekten karşılığı oluyor bunun. Sevgi hiçbir zaman eli boş çalmıyor kapınızı. Belki formunu değiştirerek çıkıyor karşınıza ama elbet bir gün çıkıyor.
Bir de sevin. Bakın, gerçekten karşılığı oluyor bunun. Sevgi hiçbir zaman eli boş çalmıyor kapınızı. Belki formunu değiştirerek çıkıyor karşınıza ama elbet bir gün çıkıyor.
Şaka bir yana, biraz daha saçmalayıp bu olumlu hallerimin suratımda patlayıp patlamadığını size yazsam mı? Aranızda merak eden olur mu acaba… Gerçi ben en ince ses tonum ve melek kanatlarımla, kendime sürekli “Patlamaz kıııııız!” diyorum. (Yazar burada da inanç maddesinin önemine değiniyor)
Her şeyin güzel olacağına inanın kıııız.
Yüzümde ufacık bir gülümseme ile yazıyı sonlandırıyorum. Bir de alnıma kocaman nazar boncuğu dövmesi yaptıracağım herhalde. Sevgi pıtırcığı halime nazar değmemesi için.
Mutluluğun bulunduğu kadar çabuk kaybedilmemesi dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder