Senenin en çok adaylık alan (13 adet) filmi: The Shape of Water. Güzel miydi? Güzeldi. 13 tane adaylık alacak film miydi? Bence değildi. Şimdi gelin de azıcık hikayesine değinelim.
Elise, çocukken yaşadığı kötü bir olay sonucu ses tellerine zarar gelmiş, konuşma engelli biri. Bir laboratuvarda temizlikçi olarak çalışıyor, belli bir düzeni var. Temizlikçi arkadaşı Zelda ve komşusu Giles dışında kimi kimsesi de yok. Bir gün yine temizlik yaparken, laboratuvara getirilen bir su canlısıyla karşılaşıyor. Ardından o canlıyı ziyaret etmeye başlıyor derken aralarında bağ oluşuyor. Hatta insan bile olmayan o yaratığa aşık oluyor Elise.
Çok sıcak bir aşk filmi olarak da, heyecanlı bir kovalamaca olarak da bakılabilir The Shape of Water'a. Elise'in komşusuyla arasındaki ilişkiye çok iyiydi. O kadar sıcak ve minnoşlardı ki... Keşşşşke benim olsa. Sıkılınca kapısını çalıp, derdine derman arayabileceğin bir kapı komşusu... Gerçi kim istemez ki öyle birini????
28 Şubat 2018 Çarşamba
25 Şubat 2018 Pazar
Çaput Bağlama Yazısı #5

Ne ara üçüncü ayına geldik senin biz ya! Biraz sakin ol rica ediyorum. Bu hızla devam
edersen, yine çöp bir yıl olacaksın benden söylemesi. Kimse kayda değer bir şey yapmaya fırsat bulamadan hop bir bakmışız bitmişsin. Sayaç sıfırlanmış.
Oysa ne planlarım vardı benim. Spora başlayacaktım, her gün bir film izleyecektim, her hafta bir sezon dizi bitirecektim, günde yüz - yüz elli sayfa kitap okuyacaktım, sağlıklı beslenecektim, pozitif olacaktım... Ne mi yaptım? Galiba kocaman ve hiçbir işe yaramayan bir patatese dönüşmekten başka hiçbir şey. Ne diyeyim, seven beni patatesken sevsin :(
Ama yani şu çağda mükemmel insan diye bir şey yok ki canım. Herkes İnstagram'da mükemmel.
24 Şubat 2018 Cumartesi
Oscars 2018 #3: Blade Runner 2049
İzleyen herkesin beğendiği, lakin benim izlerken beğenmek için çırpınsam da güzel bulamadığım bir filmle karşı karşıyayız. İnşallah sorun bendedir de, kötü Ryan Gosling filmi diye bir şey dünya üzerinde yoktur?????
İlk filmde de Harrison Ford oynuyormuş diye bu filmin son yarım saatine sıkıştırılmış kendisi. Yani şu yana koyduğum afişte Ryan Gosling'in yanında kocaman resmi olduğuna bakmayın diye söylüyorum. Film boyunca ha çıktı ha çıkacak diye bekliyorsunuz. Adam sonlarda çıkıyor.
Diğer bir az rolü olan da Jared Leto. Onun da afişte fotoğrafı olduğuna bakmayın. On dakika filan oynamış. O sahneler de üst düzey sıkıcıydı, manasızdı ayrıca gereksizdi.
Tam bir Ryan Gosling şovu olmuş. Bundan şikayet ettiğimden değil elbette. Lakin sıkıldım arkadaş. Bir de uzaktıkca uzatmışlar. Üç saatlik bir çöp. Aksiyon sahnesi bekliyorsunuz. Ondan da beklediğinizi alamıyorsunuz.
İçimde biriken kötü sözleri döktüğüme göre, filmin konusuna gelebilirim.
İlk filmde de Harrison Ford oynuyormuş diye bu filmin son yarım saatine sıkıştırılmış kendisi. Yani şu yana koyduğum afişte Ryan Gosling'in yanında kocaman resmi olduğuna bakmayın diye söylüyorum. Film boyunca ha çıktı ha çıkacak diye bekliyorsunuz. Adam sonlarda çıkıyor.
Diğer bir az rolü olan da Jared Leto. Onun da afişte fotoğrafı olduğuna bakmayın. On dakika filan oynamış. O sahneler de üst düzey sıkıcıydı, manasızdı ayrıca gereksizdi.
Tam bir Ryan Gosling şovu olmuş. Bundan şikayet ettiğimden değil elbette. Lakin sıkıldım arkadaş. Bir de uzaktıkca uzatmışlar. Üç saatlik bir çöp. Aksiyon sahnesi bekliyorsunuz. Ondan da beklediğinizi alamıyorsunuz.
İçimde biriken kötü sözleri döktüğüme göre, filmin konusuna gelebilirim.
19 Şubat 2018 Pazartesi
Oscars 2018 #2: Dunkirk
Herkese merhaba! Bilirkişi olarak Dunkirk ile "Oscars 2018" serisinin ikinci yazısından size selamlarımı iletiyorum. (İlk yazı için bu cümleye tıktık.)
Kendisi sekiz dalda Oscar adayı bu sene. Zaten Christopher Nolan Bey reklam filmi çekse o da Oscar'a aday olur gibi geliyor bana. Benim de en sevdiğim yönetmendir kendisi. Gerek Prestige olsun, gerek Dark Knight serisi olsun, gerek İnception olsun... Her filminin ayrı ayrı hastasıyızzzzz.
Zaten artık kemikleşmiş bir kadrosu var adamın. Her filminde, Tom Hardy, Christian Bale, Cilligan Murphy ya da Leonardo Dicaprio dörtlüsünden biri kesin oluyor. Olsunlar. Hepsi ayrı yiğit, hepsi ayrı delikanlı. Hepsi ayrı canım benim :)
Dunkirk de bu açıdan şaşırtmıyor, bize Tom Hardy ve Cilligan Murphy'i sunuyor. İkisi de birbirinden güzel oyunculuk sergilemişler.
Durun, oyunculara sonra giriş yapacağım. İlk önce kültürümü konuşturmam ve size gerçek bir olay olan Dunkirk'i anlatmalıyım.
Kendisi sekiz dalda Oscar adayı bu sene. Zaten Christopher Nolan Bey reklam filmi çekse o da Oscar'a aday olur gibi geliyor bana. Benim de en sevdiğim yönetmendir kendisi. Gerek Prestige olsun, gerek Dark Knight serisi olsun, gerek İnception olsun... Her filminin ayrı ayrı hastasıyızzzzz.
Zaten artık kemikleşmiş bir kadrosu var adamın. Her filminde, Tom Hardy, Christian Bale, Cilligan Murphy ya da Leonardo Dicaprio dörtlüsünden biri kesin oluyor. Olsunlar. Hepsi ayrı yiğit, hepsi ayrı delikanlı. Hepsi ayrı canım benim :)
Dunkirk de bu açıdan şaşırtmıyor, bize Tom Hardy ve Cilligan Murphy'i sunuyor. İkisi de birbirinden güzel oyunculuk sergilemişler.
Durun, oyunculara sonra giriş yapacağım. İlk önce kültürümü konuşturmam ve size gerçek bir olay olan Dunkirk'i anlatmalıyım.
14 Şubat 2018 Çarşamba
Vazgeçtim
Eylül 2017

Belki de en güzel
yönü şudur yazmanın. Sözünü kesen yok, mikrofon sadece sende. Anlatıyorsun
istediğini ve başkasını dinlemek zorunda değilsin. Karşındaki de dinlemek zorunda değil. Beğenmezlerse yazdıklarını, okumazlar sonuçta. Kapatıverirler sayfayı. Ama senin yazdıkların orada öylece durur.
Yalnızlığın yakıştığı tek şey kalem sanırım. O
kalem oynuyor, oynuyor… Bir ihtimal, hiçbir zaman okunmayacak, bir ihtimal
milyonlar tarafından sevilecek kelimeler yazıyor. Yapayalnız, tek başına.
Mükemmeliyet bu işte.
Sadece yazabilmek. En azından benim için böyle. Kelimeler benim bir
parçam. Bir kalbe, bir beyne ya da akciğere ne kadar ihtiyacım varsa; cümlelere
de o kadar ihtiyacım var benim. Yoksa nefes alamam, düşünemem, yaşayamam.
Sadece ortalıkta dolanan, var mı yok mu kimsenin emin olmadığı bir hayaletten
farkım kalmaz elimde kalemim, sırtımda da yazacak düşüncelerimin yükü olmasa.
6 Şubat 2018 Salı
Oscars 2018 #1: Lady Bird

Bu sene 4 Mart'ta yapılacak olan 90. Akademi Ödülleri'nin ,yani namı değer "Oscars", adaylıkları açıklanmıştı geçtiğimiz günlerde. Ben de adaylığı olan beş adet filmden oluşan bir liste hazırladım. Ve sizle bu filmlerle ilgili düşüncelerimi paylaşmaya karar verdim.
Zaten aralarından bir iki tanesini adaylıklar açıklanmadan önce izlemişim... Bugün de bana harika vakit geçirten, tam beş adaylığı bulunan ( En iyi kadın oyuncu, en iyi yönetmen, en iyi film, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi özgün senaryo.) Lady Bird'i izledim. Ardından da hemen yazmaya koyuldum. Aşağıya da listemi bırakıyorum, belki aranızdan izlemek isteyenler olur da, işiniz düştüğünde bana film sormak yerine açıp bloga bakarsınız...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)