2 Kasım 2015 Pazartesi

Kararsız Tatil

Ya ben bu kadar uzun tatil olunca vallahi okulu sevdiğimi anlıyorum. Hadi yani bir iki gün gezdin, koca altı gün de gezemezsin ki kardeşim. Gezenler var, onlar istisna. Kaideyi bozma değerleri yok onları takmayalım.

Ya da takalım. Tüm ev kuşları olarak instagram ana sayfalarımızı boy boy saçma salak fotoğraflarla doldurdukları için onlara teşekkür edelim hep beraber. Beğensem de içimden "Ayyy paçoz bu da ya.." demeden edemiyorum. Bazen dışımdan da diyorum, o ayrı...

Tatil içinde ne yapacağımı bilmemek en büyük sıkıntım. Bir kere ders çalışmak zorundayım. Ama canım istemiyor kardeşim ne yapayım? Kitabı açmamdan on dakika sonra geri kapatıyorum. "Ne gerek var kasmaya?" diye diye bu sene de çakılacağım ama hayırlısı bakalım.
"Ders çalışmadım bari oturup şu Wattpad hikayemle uğraşayım." diyorum -daha önce bir yazımda bahsetmiştim hikayeden- klavyeyi açıyorum en fazla yazabildiğim üç paragraf. Hop bakmışım  yine sıkılmışım. Zaten ilham perilerim beni terk ettiler galiba. Yazmak en büyük hobimdi. Bu sıralar yazıp yazıp silmek hobi oldu çıktı. Ama içim rahat. Çoğu yazara oluyormuş böyle şeyler. Yazara. YAZAR BEN.
E hikayenin başından da kalktım, birkaç sosyal ağda dolaşıp, paçoz gezginlerin fotoğraflarını beğendim. Boşa bir ton vakit harcadım. Diyorum kendim için bir şey yapayım, biraz okuyayım. Alıyorum kitabı elime. On numara kitap, tam benim sevdiğim türde. Hafif romantik biraz gizem... "Belki şu ilham perileri bana fikir verir." diye de düşündüğümden normalde olduğumdan daha da hevesliyim şu kitabı okumaya. Okuyoruuum, okuyoorum. Bir mesaj sesiyle dünyadan çıkıyorum.Cevap da vermem gerek yani çocuk mesaj atmış. Zaten o ders çalışıyor pek konuşamıyoruz. Konuşsak da verimli olmuyor..
Kitabı okuyamadan başlıyorum on parmak mesajlaşmaya....
 Daha sonra"Yaptığım hiçbir şeyden zevk alamadım, dizi açayım bari. Friends izleyeyim. Hem gülerim. Sonra da az ders çalışayım artık. Yeter bu kadar tembellik." diye düşünüyorum. Diziyi izlerken bana bir stres geliyor. "Ne olacak böyle?" diye diye altyazı kaçırmaya başlıyorum. "Fizik soruları çözülecek miydi?" sorusundan tutun "Ya acaba bu gerizekalı Dalton neden atom diye bir şey ortaya atmış da başımıza kimya belasını açmış?" sorusuna kadar allak bullak ilerliyorum. En son moralim bozuluyor. Ağladım ağlayacağım... "Güleyim diye açtım şu diziyi, gülümsememden oldum. Lanet olsun bu dünyaya!" diye triplere girerek kapatıyorum diziyi.
En sonunda yine ders çalışma deneyimimi yaşayamadan uykuya gözlerimi yumuyorum.

Sonra da "Tatil sevilmez mi?" E kardeşim, ben tatil boyunca ne yapsam diye düşünüyorum zaten. Tatil yaşadığımız var sanki. Ayrıca gezsem de bu havada nereye gideceğim. O yüzden en iyi tatil aktivitesi burada sizlerle buluşmak. Siz ne düşünüyorsunuz?
Okul zamanı bu tatiller bir yandan da iyi oluyor. Yiğidi öldür hakkını yeme. İnsan güzelce dinleniyor. Bunalıma girecek olan bunalımına giriyor, kutlayacak bir şeyi olan  onu kutluyor... Tabii kimse tatilin bittiği o sabah nasıl uyanacağım diye düşünmüyor. Gerçekten nasıl sıcacık yatağımızdan çıkıp buz gibi durakta otobüs bekleyeceğiz biz?

Upuzun tatiller yaşamanız, sıkılmadan ders çalışma alışkanlığı edinebilmeniz, dizi izlerken dikkatinizin tamamını diziye verebilmeniz dileğiyle....

-Karamsarpollyana-




1 yorum:

  1. Guzel yazi çoğu öğrencinin yaşadığı bi durum malesef.Bloglarinin devamini bekliyoruz.

    YanıtlaSil