
John Green'in (kitabın yazarı) çok çok iyi bir yazar olduğunu düşünmüyorum. Özellikle okuduğum İlk Aşk saçmalamasından sonra. İlk defa bir kitabı okurken bu kadar sıkılmıştım. Hatta yarım bırakıp okumayacaktım bile ama huyum kurusun ben başladığım kitabı veya bir filmi, hatta şarkıyı bile yarıda kesemiyorum.
Ama adam bu kitabı yazarken resmen harikalar yaratmış. "Aynı Yıldızın Altında" veya "Kağıttan Kentler" romanına gösterilen ilgi keşke Alaska'nın Peşinde efsanesine de gösterilse. Keşke Alaska'yı da VS meleklerinden biri oynasa... Keşke Alaska'nın vanilya kokulu dünyası hayal dünyamızdan çıkıp büyük büyük sinema ekranlarına girse...
Size kitapla ilgili spoiler vermek istemiyorum ama kitabı okuduğunuzu gören hain taş kafanın birisi gözlerini patlata patlata "Alaska ölüyor." diyecektir. Bu yüzden siz ilk benden duyun diye göğsümü gere gere Alaska'nın öldüğünü size bildiriyorum. Zaten Alaska ölmeseydi kitap basit bir gençlik romanı olup çıkardı. İçkiler, küfürler ve eşek şakalarıyla bir insanın bu kadar etkilenmesi biraz zor.
Zaten tam da bu yüzden insanların bu kitaba neden sıkıcı dediklerini anlıyorum. Onlar yazarın vermek istediği ana fikri alamayıp kitabın içkiler, küfürler ve eşek şakalarıyla ilgili olduğunu sananlar. Ama iş biraz farklı.
Bana göre Alaska bir insana her an her şeyin olabileceğinin yazılarla şekil bulmuş hali. Birinin yanınızdan kanatlanıp başka bir dünyaya uçmasının aslında o kadar da zor olmadığını özetliyor.
Aynı zamanda "Aynı Yıldızın Altında" kitabındaki, biz kitap kurdu ergen kızların ölüp bittiği Augustus Waters'ın unutulma korkusuna da göndermeler yapıyor. Kimsenin yası sonsuza dek sürmez...
Kitap hakkında yazmak istediğim o kadar çok şey var ki zihnim bir an bile durmuyor. Ama ben artık birkaç alıntıyla Alaska yazıma son vermek istiyorum... Kitabı okuyan diğer arkadaşlardan yorumları bekliyorum.
""Flamingolu kravatı takabileceğimi sanmıyorum," dedi siyah çoraplarını giyerken."Durum göz önüne alınırsa,biraz neşeli kaçar," diye yanıtladım."Operaya takamıyorum," dedi Albay, neredeyse gülümseyerek. "Cenazeye takamıyorum. Kendimi asmak için kullanamıyorum. Kravatlar göz önüne alınırsa, biraz işlevsiz." Ona bir kravat verdim."
"Hepiniz keyif almak için sigara içiyorsunuz. Bense ölmek için içiyorum."
"`Hepimiz gideceğiz`` demişti McKinley karısına ve kesinlikle gidecektik. İşte acılar labirenti. Hepimiz gideceğiz. Bu labirentten kendi çıkış yolunu bul."
"Yetişkinler yüzlerinde o alaycı, aptal gülümsemeleriyle "Gençler yenilmez olduklarını sanıyorlar" derken, ne kadar haklı olduklarını bilmiyorlar. Umutsuz olmamıza gerek yok çünkü hiçbir zaman tamir edilemeyecek kadar bozulmayız. Yenilmez olduğumuzu düşünüyoruz çünkü öyleyiz."
"Bütün hayatını labirentte mahsur kalıp bir gün oradan nasıl çıkacağını, bunun ne kadar müthiş olacağını düşünerek geçirirsin ve geleceği hayal etmek devam etmeni ama bunu hiç yapmamanı sağlar. Geleceği yalnızca o andan kaçmak için kullanırsın."
Ve benim en sevdiğim:
"....insanlar yağmur olsaydı, diye düşündüm, ben serpinti olurdum, o ise kasırga."
Hayatınız boyunca güzel kitaplarla karşılaşmanız dileğiyle...
-Karamsarpollyana-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder