17 Eylül 2017 Pazar

2017 Yaz Kitaplarım 7: Ateşin Şarkısı

Ah be, bu başlığı ilk attığım haziran günü dün gibi sanki... Şimdi bu yazın son kitap yazısını yazıyorum. Üzerime bir hüzün çöktü bile. Oysaki bu kitabı başından sonuna dek havuz başında, güneşin altında, temiz klor kokusu eşliğinde okumuştum. Şimdi ise kırmızı sandalyemde oturmuş sıkıntıdan patlayarak yazıyorum.
Tatil bitti diyorum da, benim okulum tam bir ay sonra başlıyor. Ama yüzsüz yüzsüz, ekim ayında "Yaz Kitaplarım" diye başlık atamayacağımdan bu senenin kitap koleksiyonunu kapatıyorum.

Son kitabın adı başlıkta da gördüğünüz üzere Ateşin Şarkısı. Yazarı, polisiye-gerilim romanlarının ustası Tess Gerritsen. Bilmeyenler bir zahmet Google amcaya uğrayıp cahilliğini gidersin.

Aylar önce elime geçen bu kitabı okumak bu günlere nasipmiş. Lakin ki kitaba hiç elim gitmemişti. Nedeni ise kapağı sanırım. Bu kadar basit ve göze hiiiç hitap etmeyen bir kapakla daha önce karşılaşmamıştım. Diğer ülkelerde basılan versiyonlarının kapağına bak, bir de bizim ülkemizdeki rezilliğe... Ay çıvdıvıcam.

Kapak tasarımı hakkındaki düşüncelerimi beyan ettiğime göre önemli kısma giriş yapabilirim:
Kitabın içeriği...



Ne yalan söyleyeyim, arka kapağını okurken korkudan tir tir titreyeceğimi sanmıştım. Ama hiiiç öyle olmadı. Kitap gerilimden uzaktı. Hatta çoğu kısımda bize imkansızlıklarla dolu bir aşk hikayesi sundu.

Tess Gerritsen, başlangıcı, ana karakterlerden biri olan kemancı Julia'nın, Roma'da bir eskici dükkanından nota defteri alması ile yapıyor. Julia bu defterin arasında kurşun kalemle yazılmış bir beste buluyor. Eve dönüp besteyi çaldığında, üç yaşındaki kızı bir anda başka birine dönüşüyor ve olaylar böyle böyle ilerliyor.

Diğer bir ana karakter ise 1938'de İtalya'da yaşayan Yahudi  bir kemancı olan Lorenzo. Lorenzo'yu anlatan paragraflar ile;  yürek burkan bir aşkı, Julia'nın bulduğu bestenin yazılış hikayesini ve tarihin en büyük ayıbı olan Yahudi Soykırımı'nın başka bir yüzünü okuyoruz.

 Zaten benim de ilgimi çeken, Julia'nın başına gelen "Çocuğum bir psikopat!" zamazingosu değil de Lorenzo'nun  gerçek olaylara dayanan acı yaşanmışlıkları oldu.

Lorenzo'nun büyük ailesi, müzisyenliği filan bana her kelimesiyle birlikte Piyanist filmini hatırlattı. O yüzden gözümün önüne de hep Adrian Brody geldi. Umarım Tess, bu kitabı yazarken bizim bu çok ünlü filmden ilham almamıştır.

Anlatım yönüyle de oldukça güzeldi kitap. İnci gibi tane tane yazılmış ve anlam karmaşasına hiç yer verilmemiş. Bir oturuşta bitirilir, o derece akıcı.

Buyurun efendim, kitaptan alıntılar... Artık güzel mi değil mi siz karar verirsiniz.
"İnanmak zorundayım yoksa geriye umut edecek bir şey kalmaz ve ben umut olmadan yaşayamam."

"Mevsimler tarlalarda kaç cesedin yattığına bakmaz; çiçekler açacaklarsa açarlar. "
"Bize inanmaktan asla vazgeçme," diye fısıldadı ona.
"Vazgeçmeyeceğim. Hem de hiçbir zaman."
"O halde gerçekleşecek." Dudaklarını kızın dudaklarına dayayıp son bir kez tadına baktı. "Birlikte gerçekleştireceğiz." 
"Bu anı unutmamalıyım.Herkes kendi yoluna gittiğinde ondan geriye bir tek bu hatıralar kalacak. "
"Hiçbir şey görme.Hiç bir şey duyma.Hiçbir şey söyleme.Buradan ancak böyle sağ çıkabilirsin."
      "Her şey o zaman değişti işte.Kabus o zaman            başladı.Incendio'yu ilk çaldığım zaman.Bu müzikle ilgili    bir şey hayatımıza bulaştı ve kızımı, her gördüğümde kanımı donduran birine dönüştürdü."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder