30 Ağustos 2017 Çarşamba

2017 Yaz Kitaplarım 6: Kürk Mantolu Madonna

İtiraf ediyorum, evet bu yaz okudum. Hatta az önce bitirdim Kürk Mantolu Madonna’yı. Lakin “Keşke önceden okusaymışım!” filan demedim. İyi ki şimdi okumuşum. Şu zamanda tanımışım Maria Puder’i, Raif Efendi’yi!

Daha önce okusam anlamazmışım hem. Kitapta şu an kullanabilirliğini yitirmiş öyle güzel kelimeler var ki, önümde açık bir sözlük olmadan okumak manasız bir karar olurmuş. Önceki ben de üşengeçliğinden sözlük filan açmazdı muhtemelen. Bu yüzden canım kendim, yine inanılmaz bir zamanlama ile almışım kitabı.

Konusunu açıklamama gerek var mı yoksa siz de gazeteci Fundagillerden misiniz? Hani şu malum Madonna’yı, La İsla Bonita’yı söyleyen popüler kültür Madonna’sı sanan gazeteciden bahsediyorum. Kitabı okumamış olmama rağmen böyle bir aldanmaya hiçbir zaman kapılmadığım için de ayrıca bir tebrik kendimeeee…

24 Ağustos 2017 Perşembe

Müzik Kutusu #3: The Civil Wars

Ne yapsam ne yapsam diye kendimi kahrederken, uzun zamandır yazmadığım ama sürekli yazmak
istediğim bir yazı yazayım dedim: "Müzik Kutusu".



Bu yazı köşesinin ilk iki bölümü olan Alex ve Sierra ve Halsey yazımı isimlerin üzerine tıklatarak okuyabilirsiniz canlarım.

Benim gibi öyle çok ünlenmemiş, pek fazla hareketli olmayan dinlendirici şarkıları seviyorsanız dikkat kesilin. Efsane bir grup tanıtacağım şimdi size. The Civil Wars.
Öyle ünlenmemiş dediysem de bizim ülkemizden bahsediyorum. Çünkü  Dünya'nın en önemli müzik ödülü olan Grammy'i bir kaç kez evine götürmüş The Civil Wars. Yani eziklemek ne haddime?

23 Ağustos 2017 Çarşamba

2017 Yaz Kitaplarım 5: Kadının Adı Yok


Hayatım boyunca okuduğum kitaplardan enn ama ennn etkilendiğim 184 sayfalık bir kitaptan bahsedeceğim bugün. Okuyup bitirmem bir günümü aldı. İnanın elimden bırakamadım. Çok da iyi ettim, aferin bana. Ne güze yazmış Duygu Asena! (Kafiyeyi bilerek yapmadım.)

Nasıl başlayayım, neresini öveyim bilmiyorum. Bildiğim tek şey, kadın olarak ayakta durabilmek için birlik olduğumuz şu günlerde toplumun her bireyinin, kadın erkek ayırmaksızın, okuması gereken bir kitap bu. Ben kendisini annemin başucundan ödünç alarak okumaya başladım. Kitap milattan öncelerden kalmış belli; sararmış sayfaları, eski kapağı ile ayrı bir atmosfer kattı okumama. Sanırım eskimiş kitapları okumayı daha çok seviyorum. Genelde ikinci elciden kitap almamın sebebi de bu olmalı.

Konun dışına çıkmayalım. Hatta tam içine girelim. Ben size kitabı azıcık anlatayım:

20 Ağustos 2017 Pazar

Sana ne? Bana ne?

Hava o kadar sıcak ve bunaltıcı ki, yaz mevsimini kendime hatırlatmadan geçirdiğim tek bir dakika geçmiyor. Neyseki Sezen var, şarkıları var, blog var, klavye var da öyle her şeyi pek dert etmiyorum. Mutluyum. Odamdaki güzel köşeme çekildim. Hava sıcak ama onun dışında her şey tam. Ben de tamım.

Şu sıralar aşırı iğrendiğim bir durum var aslında. Bence masaya yatırılıp tartışılması gerekiyor.  Böyle cidden tartışılması gerekiyor ama öyle böyle değil.

Bugün İnsta-story dediğimiz, hayatımıza henüz eklenmiş çakma Snapchat’te rezalet bir şey gördüm. Eski okuldan, benden sadedce  bir yaş küçük kız paylaşmış bunu. Nasıl anlatayım bilmiyorum.  

19 Ağustos 2017 Cumartesi

2017 Yaz Kitaplarım 4: Beyoğlu'nun En Güzel Abisi

Selamlar olsun eyy güzel okurlarım. İnşaat mühendisiniz geldi. Hem de uzun zamandır yazmaya üşendiği kitap yazısı ile...

Ne var ne yok? Hayat nasıl? Benim yazmak istediğim o kadar yazı var ki, tam da tüm ilham perilerimle klavye başına oturacakken hop sen benim bilgisayar bozul! Kaldım mı öyle bir başıma... Zaten odamdaki de bozulmuştu taa yazın başında, oturma odasındaki de bozulunca iki gündür filan aç susuz kalmış gibi perperişan oldum. Neyse ki bugün iki bebeğimle de kavuştuk.

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi: Nevzat Başkomiser! Açıkçası şu ana dek Ahmet Ümit'in iki kitabını okudum. İstanbul Hatırası da okuduğum diğer kitabıydı. Ve bana polisiye kitaplarını sevdirdi. İstanbul Hatırası nedeniyle ilerideki en büyük hayalimi biçimlendirdim ben. O kitapla alıştım "Katil kim?" serüveninde karakterlerden önce düşünüp, ipucu aramaya. Lakin sanırım hiçbir zaman Başkomiser Nevzat'ın zekasına yetişemeyeceğim.
  Yazmak istediğim pek bir şey yok aslında kitapla ilgili. Neredeyse mükemmel olan bir romanın üzerine ne yorum yapılabilir ki? Lakin eklemeden geçmemeliyim İstanbul Hatırası daha bir güzeldi, daha sürükleyiciydi. Kesinkes okuyun derim, nokta.

10 Ağustos 2017 Perşembe

Mini - Dizi: Big Little Lies

Herkese selamlar olsun. Dizici başınız geldi! Hem de efsane bir mini dizi önerisiyle... Öyle ki, bu önereceğim dizi resmen yıldızlar geçidi. Alexander Skarsgard, Nicole Kidman, Reese Witherspoon, Zoe Kravitz, Shailene Woodley ve nicesini bir arada izleme ayrıcalığına erişiyoruz.

Her karakter başka başka sorunlarla kutuplaşırken dizinin mercek tuttuğu sorunlar, aile içi şiddet ve çocuk psikolojisi gibi temel kavramlar olmuş. Mükemmel hayatların, mükemmel kusurları olur ilkesiyle birçok ayrı konu alt alta incelenmiş, izleyiciye kusursuzluğun harika bir illüzyon olduğu algısı verilmeye çalışılmış.

Her şey bir yana, izleyiciyi vuran silahları ortam seçimleri olmuş kesinlikle. Gün batımında, okyanus manzaralı teraslar, bohemden tutun süper kaliteliye kadar geniş yelpazede döşenmiş, karakterlerimizin evleri, kızların oturduğu küçük kafe derken günlük hayatımızdaki kusurları inceleyen bu dizinin böylesine kusursuz olması ilginç.