
Dizi, intihar eden Hannah Baker'ın ölmeden önce doldurduğu, intiharının sebeplerini anlatan on üç kaseti Clay Jensen'ın devralmasıyla başlıyor. Clay kasetleri dinledikçe kendinin, Hannah'ın intiharına neden olan 13 kişiden biri olduğunu anlıyor. Anladığı bir diğer şey ise, kasetlerin kendinden önceki kişiler tarafından dinlendiği ve kasetleri kendinden sonraki kişiye devretmek zorunda olduğu...
Genel olarak verilmek istenen mesaj, diğerlerinin yaptığı küçük yanlışların büyüyerek çok büyük hatalara sebep olabileceği. Yani diyor ki, kalp kırmadan önce beş bin kez düşün.
Dizi kitaptan uyarlama. İnternetten okuduğum kadarıyla birebir aynı işlenmemiş, bu yüzden en kısa zamanda kitabı da alıp okumayı planlıyorum. Fakat ondan önce ciddi manada diziyi izlemeniz gerek. Dışarıdan bakıldığında 0-15 yaş ergen dizisi gibi görünse de içerisinde o kadar çarpıcı ve etkileyici sahneler barındırıyordu ki bir ara kendimi ekrana bağırırken buldum.
Dizideki her bir karakterin analizini yapmak isterdim. Fakat yaptığım her analiz size en büyüğünden bir spoiler verme imkanına sahip. Yine de dizi boyunca birçok duygu yaşıyorsunuz. Bazı karakterlerden (Justin ve Jess) nefret etmek istiyorsunuz ama tam anlamıyla edemiyorsunuz. Bazılarına aşırı üzülüyorsunuz (Clay ve Alex), bazılarından ölümüne nefret ediyorsunuz (Bryce ve Courtney).

Son üç bölümde ağlamadan izlediğim tek sahne bile olmadı. İnsan izlerken, Hannah'nın başına gelenlere o kadar çok üzülüyor ki... Elbette bunda Hannah rolüne hayat veren Katherine Langford'un da etkisi var. Duyduğuma göre kendisinin ilk büyük projesiymiş. Şimdiden ekranda silinemez bir yer edineceğinden eminim. Çünkü oynadığı her sahnede, biz izleyicilere, duyguları profesyonelce geçiriyor.

Hannah ve Clay bir yana dizide sevdiğim iki karakter oldu. Tony ve Jeff. Flasbacklerde sıkça karşımıza çıkan Jeff ile ilgili pek bir şey yazmak istemiyorum size spoiler vermemek için. Ama flashbacklerde olup da neden şimdiki zamanda çekilen sahnelerde olmadığını öğrendiğinizde aşırı üzülüyorsunuz.
Tony'e gelirsek. Hannah'ın kasetleri vererek, güvendiği insan Tony. Kasetlerin temiz bir şekilde diğer dinleyiciye geçmesinden sorumlu. Ama her zaman kibar ve iyi. Dizi boyunca çizgisinden hiç sapmıyor. Clay'e teypleri dinlerken filan hep destek oluyor. Keşke gerçek hayatta da Tony gibi insanlar olsa.
Çok ayrıntı vermeden yazıyı noktalasam iyi olacak sanırım. Aslında birinci kasetten başlayarak şöyle derin bir özet vermek istiyorum size. Justin, Jessica, Alex, Marcus, Courtney, Zach, Clay, Tyler, Skye, Tony, Bay Porter ve daha niceleri. Her karakter kendi içinde ayrı bir dünya desem yeridir.
Oyunculuk ve konuyu geçersek dizide bir diğer beğendiğim şey renk tonları oldu. Flahback sahnelerinde insana güneşi ve tüm güzel şeyleri hatırlatan renk tonları kullanılırken, şimdiki zamanda geçen sahnelerde buz rengi bir ekran kullanılmış.

Dizinin şarkı seçimleri de gayet yerinde. Clay ve Hannah'nın kış balosunda dans ettiği şarkı ( Lord Huron - The Night We Met) ve Selena Gomez'in dizi için söylediği Only You isimli şarkı bence efsanevi olmuş.
Dediğim gibi son üç bölüm aşırı etkileyici. Ama son bölümün 36. dakikası (dakikasına kadar ezberledim) ayrı bir etkiledi beni. Spoiler sayılmaz o yüzden sahnede ne olduğunu söyleyebilirim. Hannah intihar ediyor. Ardından annesi onu buluyor. Ne kadar acı.
Yazının sonuna geldik ama uyarmadan edemeyeceğim. Diziyi psikolojisi gayet sağlam olan insanlar izlemeli. Çünkü gerçekten içine çekiyor insanı. Sonra intihara sebebiyet vermek istemem ona göre.
Benden bu kadar. Teşekkürler Netflix, bu güzel diziyi hayatımıza soktuğun için. İkinci sezon 2018'de geliyor! Duyduğuma göre ilk sezonda kamera arkasında kalan Selena Gomez, ikinci sezonda kamera önüne geçecekmiş. Ay hadi inşallah!
Fragman:
"Why didnt't you say this to me when I was alive?"
(Bunu bana neden yaşarken söylemedin?)
Yaz boyunca izlediğim tüm dizilerin bu kadar kaliteli olması dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder