İlkokulda da vardı böyle bir tip. Yazılı yapardı öğretmen. O benden yüksek aldığında bütün gün bir şey demez, akşam çıkış zili çaldığında kendi annesinden önce benim annemin yanına gider notumu söylerdi köpek. Küçüğüm bir de hani daha içimde kin tutmak filan yok. Kızın art niyetli olduğunu bilmiyorum. Kendi kendime "Yüksek not aldığı için çok mutlu, herkesle paylaşmak istiyor." diyordum. Ama saf gerizekalıymışım. Sevincinden paylaşmak istese neden benim notumu da söylesin yemeyip içmeyip?
O kızdan kurtuldum, başka bir dert çıktı başıma. Aynısının bir büyük versiyonu ama bir doz daha kötü durum. O kızı da sevmiyorum fakat kız bir saniye yanımdan ayrılmıyor. Zorla benimle yakın arkadaş olmaya çalışıyor, alttan alttan da bak sende bu var ama bendeki daha güzel triplerine giriyor. Tövbesrafurullah ya. Kovamıyorum da. Gelene git demek gibi bir huyum yok. O da anlayışsız. Madem her dakika yanımdasın, bari gıcık etme insafsız. Resmen psikolojimi bozuyordu.

Sadece bu kadarla da bitmedi. Kız çizdiklerini filan göstermeye başladı beni bıktırdı artık. "Yeter tamam daha iyi çiziyorsun canım benim güzel arkadaşım." diye çemkirmemek için kendimi tuttuğum anları hatırlıyorum ben. Bir de böyle paçoz bir gülümsemesi vardı, dizilerdeki kötü kadın gülümsemesi tövbe tövbee. Benim dandik çizimlerime öyle gülerdi. Neyse attım kalemi bir tarafa, kızla da bir daha iyi anlaşamadım.
Ama düşünsenize çizimlerimi öylesine değil de önemseyerek yaptığımı. Çizimlerimle bir yere gelmek istediğimi... O kız düşünmeden yaptığı saçma hareketleriyle hevesimi kırarak hayallerimi de kırmış olacaktı. Beni, belki de henüz geliştiremediğim ama çok güzel bir gelecek kapısı olan yeteneğime karşı küstürecekti.
Kısaca demek istediğim şey şu; Lütfen, bakın yalvarıyorum lütfen, kimseden daha iyi olduğunuzu iddia edip milleti de rekabete sürüklemeyin. Herkesin yeteneği kendine. Herkesin yaşam tarzı, zevkleri farklı.
Bugünlük benden bu kadar. Dost gibi görünüp rakip olanlarla hiç karşılaşmamız dileğiyle...
-Karamsarpollyana-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder