19 Kasım 2016 Cumartesi

Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?

 "Fantastik canavarlar; akdeniz ve karasal iklimin sık görüldüğü, nemi fazla olmayan kesimlerde bulunurlar. Kendileri hayvanımsı yaratıklardır." diye söze başlamak isterdim ama elbette böyle bir yazı yazacak kadar şizofren değilim. En azından etrafımda çok fantastik bir canavarla karşılaşmadım. Fantastik olmayanlarıyla her saniye yüz yüzeyiz, o ayrı...
  Bu kız haftalardır sinemaya gitmek istiyordu ve en sonunda bugün o büyük ekrana kavuştu. Aslında asıl izlemek istediğim film Dan Brown'un kitabından uyarlanmış olan Cehennem'di amma ve lakin kendileri vizyondan kalkmış, ben de adını yazmaya üşendiğim başlıkta yazan filmi izlemeye karar verdim. Düşüncelerimi de size aktaracağım izninizle...

 Hiçbir zaman Harry Potter'a ölen biten bir tip olmadım. Yalnız, aşırı orijinal bir kurguyla yazılmış kitabı, sayesinde adam olan oyuncularını ve profesör Snape'i sevmediğimi veya daha doğrusu taktir etmediğimi söyleyemem. İlk birkaç filmi -Pottercılar nolur beni taşlamasın- çocuk gibi gelse de üç dört defa kardeşim sayesinde de izlemişimdir seriyi. Bu yüzden Fantastik Canavarlar (kısaca yazıp uzatmayacağım ismi) izlemek için iyi bir tercihti benim için.
   İnternette dönen yorumları henüz okumadım ama şahsi fikrimce filmi beğenmeyen kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Özel efektler, o ışınlanma sahneleri, oyuncu kadrosu... Her şey on numara beeş yıldız olmuş. Hayır, memnun kalmadığım bir yer olsun, kötüleyeyim diye düşünüyorum ama yok. Muazzam bir film, gerçekten.

 Konusuna gelirsek; Newt Scamander isimli büyücü "Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?" isimli kitabını çıkartmadan önce bir nedenden ötürü New York şehrine, elinde canavarlarla dolu bir çantayla gelir. O çanta, sokakta fırıncı olma adayı olan bir "büyüdışı'nın çantası" ile karışınca Bay Scamander kendini uçsuz bucaksız bir macera içinde bulur.

  Filmin özel efektleri beni şaşırttı şaşırmasına da her şeyden öte yazarın hayal gücüne hayran kaldım. JK Rowling kendini Harry Potter serisinde zaten kanıtlamıştı fakat bu seferde yazdığı canavarların kanlı canlı garip gurup şekillerde beyaz perdeye aktarılması bana tam bir beyin patlaması yaşattı. Yani, muhtemelen filmin özel efekt ekibi canlı yapmıştır o yaratıkları ama yılanımsı kertenkeleler, maymunumsu böcekler görünce  "Millet neler hayal ediyor ağabey yaa." oldum.
  Yine de Colin Farrell'ın, Johnny Depp'e dönüştüğü sahne hepsinden daha fantastik göründü gözüme. Hatta o kadar fantastikti ki gözlerim yuvarlaklığını kaybedip kalp şeklini aldı da diyebilirim.

 Colin Farrell ayrı efsaneydi. Adamda karizma, kuulluk, efendime söyleyeyim bir duruş var. Colin Farrell'ı ilk sahnesinde gördüğüm an benim için film on tam puanı hakketti.
 Hazır oyuncularla ilgili yazmaya başlamışken Eddie Redmayne'a da hayran kaldığımı atlayamayacağım. Özellikle hipopotanımsı garip yaratığı yakalamaya çalıştığı sahnede gösterdiği oyunculuk alkışlanacak cinstendi. Bizdekiler de anca mankenlikten dönme çakma oyuncular...

  Oyuncuların yanı sıra, karakterlerden en sevdiğim de Jacob oldu. Jacob şu çantasını Newt'unkiyle karıştıran insanımız. Filmin çoğu yerinde gülümsetti beni, sağ olsun.

  Bu arada film Hogwards'dan ya da daha geniş bir ifadeyle anlatmak gerekirse alışkın olduğumuz büyü atmosferinden uzakta geçiyor. Ayrıca zaman olarak da Harry Potter'dan eskisi anlatılmış. Buna rağmen Dumbledor ve Hogwards gibi kelimelerin replikler arasına sıkıştırılması,  izleyicilerine kurgunun Harry Potter aleminden o kadar da uzak olmadığını anlatmayı amaçlamış.

Büyü karşıtı insanlar, küçük çocukları ele geçiren yaratıklar, barmen cüceler, tatlişko canavarlar... Eğer mükemmel bir haftasonu geçirmek istiyorsanız adresinin Fantastik Canavarlar'ın oynadığı bir sinema salonu olmalı, benden söylemesi!



Etrafımızdaki gözü dönmüş canavarlardan arınmak dileğiyle...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder