29 Ekim 2016 Cumartesi

Kankaların En Kuşu

 
21. yüzyıla geldik, neredeyse ışınlanmayı keşfedeceğiz, hala aptal aptal ortalıkta dolaşan yobaz insan bozmalarıyla dolu bir toplulukta yaşamaya çalışıyoruz, ne bu şimdi? Yok efendim, kadın erkeği ne derse onu giyer, yok efendim kadın garsona sipariş veremez, kahkaha atamaz, otobüste şort giyemez... Tüm bu yasaklara boyun eğmekten zevk alan hastalıklı hemcinslerime diyecek sözüm yok elbette. Ama kendi ayaklarının üzerinde duran, istediğini giyen, istediği yerde gülen kadınlara da "Bu kötü kadın!" gözüyle bakan, beyninin yüzde yüzü samandan oluşan canlıların da diyecek sözü olmamalı artık. Olamaz! Onlara ne benim şeklimden şukulumdan? 

21 Ekim 2016 Cuma

Bella'nın Edward'la Tanıştığı Yaştayım

  Uyarı!: Bu yazıda yazacaklarım hiç kimseyi, hiçbir şekilde ilgilendirmese de canım yazmak istedi. Yani okuduktan sonra "İyi de bunlardan bize ne?" triplerine girecekler varsa aranızda, sağ üstteki çarpı tuşuna basarak blogumu derhal terk edebilir.

Takıntılı bir ergen olduğum zamanlar, Alacakaranlık filmini o kadar çok severdim ki lisede benim de başıma öyle aksiyonlar, en azından ımdb'den 8.0'ı kurtarabilecek extrem olaylar gelecek sanırdım. Ama Bella'nın Edward'la tanıştığı yaşa gireceğim gün anlıyorum ki başıma gelen en büyük şey sanırım üniversite sınavı olacak. Ne üzücü ne berbat bir hayat değil mi?
  Milletin gözüne gözüne sokmak gibi olmasın diye (sdfghjkl) başlığı "Doğum Günüme Saatler Kala" gibi bir şey yapmak istemedim. Ama zaten anlayan da, yılın en en sevmediğim bir yandan da içimde bir heyecanla karşıladığım günle ilgili birkaç kelime yazacağımı anlar. Bunun için parlak bir zekaya gerek yok sanırsam.

   Geçen sene doğum günümü ağlayarak geçirmiştim, biraz içim buruktu. Bu sene de aynısı olacağından o kadar eminim ki yarının üzerinden zıplayıp ertesi güne geçmek istiyorum diyebilirim. Bir yandan da herkesler doğum günüsümü kutlasın, bana sevgi mesajları atsın filan istiyorum. Hastalıklı ruhum en memnuniyetsiz, en kararsız mevsimini yaşıyor şu sırada, cümlelerimden bunu rahatça çıkarabilirsiniz.

14 Ekim 2016 Cuma

Westworld Bölüm 2


Ne demiş saygı değer atalarımız? Geç olsun güç olmasın! Ben de  güç olmaması umuduyla, en sevdiğim dizinin ikinci bölümüyle ilgili bir yorum yazısıyla buradayım. Dizi normalde pazartesileri yayınlanıyordu fakat yoğun istek üzerine mi, yoksa HBO'nun sabırsızlığından ötürü mü  bilinmez üç gün erken yayınlandı geçen hafta. İnternete de aynı gün düştü elbette. Ben de haftasonuna denk geldiği için hiç bekletmeden izledim. Ne yazık ki yazısını yazmak tam bir hafta sonrasına nasipmiş. Haydi başlayalım.

Başlamadan önce, ilk bölüm hakkındaki yorum yazımı okumanızı tavsiye ederim. Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Dizinin konusu vs. her şeycikler yazıyor. 

  Elbette ki ikinci bölüm ilk bölümden trilyon kat daha muhteşemdi. Böyle düşünmemin en büyük sebebi Ben Barnes'ı sonunda görebilmiş olmam. Adamın hastasıyız. O bakışlar filan olay. Karakteri ayrı bir olay olmuş.
 Şöyle ki, Ben Barnes'ın canlandırdığı Logan zevk düşkünü, ayrıca Westworld'ün yapay bir dünya olduğunun fazlasıyla farkında. Normal, alelade bir insan oynasa Logan'ı, tiksinerek izlerdim. Ama bir insana kaka, pis, kötü, şımarık insan rolü oynamak ancak bu kadar yakışır. Vallahi cuk oturmuş. Burdan future husbandımı tebrikler ediyorum.


3 Ekim 2016 Pazartesi

Westworld Bölüm 1


Resmen bir yılı aşkın süredir beklediğim diziyi bugün izledim. Sabah uyanır uyanmaz ilk yaptığım şey bilgisayara koşup Türkçe altyazı bulmak oldu. Aradığımı buldum, bölümü de dikkatlice izledim.
Bir önceki yazıda, Westworld için bölüm bölüm inceleme yazacağımı zaten söylemiştim. İşte nasip kısmet, izlediğim gün sizin karşınızdayım.

  Aranızda belki dizinin konusunu bilmeyenler vardır diye biraz ön bilgi geçmek istiyorum. Dizi bir eğlence parkının içinde olan karmaşalar bütününü anlatıyor. Western temalı bu park ziyaretçilerine bambaşka dünya, atılabilecekleri kovboy maceralarını, kendilerini gerçek dünyalarında sanan robotlar sayesinde sunuyor. Fakat yaratıcıları olan Doktor Ford'un güncellemesinin ardından robotlar bozulmaya, hatta ve hatta silinen geçmişlerini hatırlamaya başlıyorlar.