22 Ağustos 2016 Pazartesi

2016 Yaz Kitaplarım 4: Sorun Bende Değil Sende

Bu yaz ne kadar az kitap okuduğumu fark ettim ve evde kendi kendime çıldırmalardaydım, bu yüzden birkaç gün gecikmeli yazıyorum Sorun Bende Değil Sende kitabı yorumumu. Affolur umarım.

Beni tanıyan bilir Pinkfreud hayranı olduğumu. Bu hayranlığım elbette yazdığı blogu keşfetmemle başladı. Hatta blog açmama büyük bir ilham oldu da diyebilirim.
Uzun süredir, böyle alaycı şekilde blog tutan birinin romanı acaba nasıldır diye düşünüyordum. Geçenlerde kitabını alma fırsatım oldu. Aldığım gibi de okumaya başladım, gül gül gül öldüm.

Kitap uzun süredir birlikte olduğu sevgilisi tarafından terk edilen Pelin'in yeni bir aşk bulacağına ant içmesi ile başlıyor. Pelin eski sevgilisi Bora'nın, ayrıldıktan bir iki ay sonra bir kadınla da evlendiğini öğreniyor falan filan. Sonra gelsin yakışıklısı, enteli, danteli, sanatçısı, Fransız'ı... Pelin aşkı bulmak için her yolu atlamadan deniyor kitap boyunca.
Benim içimde merak uyandıran tek şey kitap boyunca şu oldu: "Pinkferud gerçekten bunları yaşadı mı?"
Çünkü bilen bilir Pinkfreud'un gerçek ismi Pelin. Kitabın baş karakterinin ismi de Pelin. Ve bazı yerlerde cidden yaşadığını anlatıyormuş gibi geldi bana. Yani izninizle, sevgili pinkfreudçuğum olur da bu yazıyı okursan cidden şu üstteki sorunun cevabını merak ediyorum. Cevabı bir köşeye iliştiriversen baya bir mutlu olurum.



Kitap bir önceki paragraflardan da anlayabileceğiniz kadarıyla bir hayli komik. Böyle üzgün olduğunuzda, çaresiz anınızda filan okuyunca insanı neşelendiriyor. Hatta hayatınıza renk katıyor. İçten bir anlatım var. Blogta olduğu gibi sözünü esirgememiş Pelin Dündar. İyi de yapmış. Aşırı samimi olmuş. Böyle betimlemelere boğmamış, dramlarla sınamamış. Dobra dobra yazmış.

Öyle çok bilgilendirici, ağlatan bir aşk romanı arıyorsanız yanlış adres bu kitap. Yine de kadın-erkek ilişkileri ile ilgili bilgi vermiyor değil. Özellikle ayıcık hediye etmeyi seven tipteki erkekler okusa çok hoş olur diye düşünüyorum ben. Çok hoş olur...
Vallahi daha da ne yazarım bilmiyorum kitap hakkında. On numara değil belki ama beklentilerimi karşıladı. Eğlenceli bir kitap arıyordum ve buldum, bir çırpıda da okudum. En kısa zamanda da serinin diğer kitaplarını da okuyacağım.

Bu arada kendime meydan okudum, gariban tatilimin son haftasında yedi yüz küsür sayfalık hayvan kitabı okumaya karar verdim. Yani aşk olsun bana koca üç ay dört tanecik kitap okumuşum. Zaten bu yüzden kaşıntım.
Haftaya pazartesi ya da belki daha önce son "Yaz Kitaplarım" yazısı gelir. Eğer şu bahsettiğim yedi yüzlük kitabı merak ediyorsanız adı Leopar. Polisiye kitabı ve ilk sayfaları oldukça güzel. Ben beğendim.

Neyse efendim, bugünlük bu kadar yeter. Ben kitaplarıma sığınmaya gidiyorum...

Not: Pinkfreudçuğum, büyük hayranınım. İdolsün...
Dip Not: Pinkfreud okumak isteyenler için toplum hizmeti yapayım; blogunun adı "Bi Kot Bi Tişört"

Böyle eğlenceli kitapların dünyasında sıkça kaybolmak dileğiyle...

1 yorum: