Ben genelde, kendi hayatıma es vereceğim için mutlu oluyorum.
Dünya üzerine yollanırken hapsedildiğimiz bu kişiden, benden çıkıp başka biri
olabilme imkanı veren; başka bir evrene elimden tutup götüren alternatif bir
yaşamın içine girmek beni heyecanlandırıyor.
Son zamanlarda bu hissi, insanoğlu olarak kaybettiğimizi düşünüyorum.
Sadece roman ya da öykü okumanın verdiği hafifliği değil, okuyarak öğrenme
kavramıyla ilişkilendirebileceğimiz “merak, ilgi…” gibi sırf bu eyleme özgü
olan duyguları da yitirdik.
Açıp, film-dizi yorumlarını karıştırmak; makale araştırmak;
gazeteye göz atmak gibi şeyler tarihe karıştı sanki. Artık insanlar “Youtube”
kültürünü benimsemiş hatta sadece bu olsa iyi, 30-40 saniyelik İnstagram “Reels”
videoları ile hipnotize olmuş durumda. Her şey çok hızlı olmalı, en kolayı elde
etmenin yanı sıra faydalı olmak gibi bir kaygı gütmeyen bilgileri bilinç
sepetinde barındırma hastalığı peydah olmuşa benziyor.
Bu kadar sert eleştirmemeli.