27 Haziran 2016 Pazartesi

2016 Yaz Kitaplarım 1: Kafes

Çok, çok ve çok sıcak bir yaz gününden bildiriyorum: Bugün size kitap yorumu yazacağım.
Karar verdim ki, blog yazmak beni bir hayli zorluyor. Ben de her daim zorlanmadan yazabileceğim bir yazı dizisi hazırlayayım, böylece konu bulmakta sıkıntı çekmem hem de sık sık bir şeyler paylaşmış olurum diye düşündüm.
Ardından karar verdim. Bu yaz okuduğum tüm kitaplar için yorum yazısı yazacağım, sizinle kitaplar hakkında naçizane düşüncelerimi paylaşacağım.
Tüm günümü evin içinde "Bugün ne yapsam da çıldırmasam?" diye dolanarak geçirirken tam da halime şükür ettirecek bir kitabın sayfaların arasından çıktım geldim bugün. Aslında yazıyı biraz geciktirdim çünkü kitabı bir hafta önceden okumuştum. Neyse; geç olsun güç olmasın diyeyim ve konuya giriş yapayım.

23 Haziran 2016 Perşembe

Küçük Şeyler

  Tahmin edebileceğiniz üzere başlığı İngiliz bir "boy band'in", ergen yaş grubunu eğlendiren şarkısının Türkçe ismi olarak yazmadım. Bizi mutlu eden küçük şeylerden bahsedeceğim için yazdım. Mutlu olmanın kolay olduğunu adeta bize ispatlayan küçük şeyler...
  Neden hep daha fazlasını istiyoruz? Neden daha fazlasını isterken elimizde olanları da kaybetmeye mahkumuz? Bu, yeni çağda insanoğlunun üstüne yapışan bir lanet mi? Yoksa nankörlüğümüzü dizginlememiz için bize verilen bir ceza mı?
  Bence bu bir ceza. Hem ceza hem de bir ödül.

  Burada zenginlerin aslında mutsuz olduklarını, mal arttıkça huzursuzluğun da arttığını konu alan; fakir insanların ise küçücük bir şeyden bile büyük zevk alabildiklerini yazdığım bir yazı olmasını istemediğim için size daha farklı örnekler vereceğim:
  Yalnızlık.