25 Mayıs 2022 Çarşamba

Mutluluk Bütünlüğü

 

Her şeyden önce, şöyle bir durum var ki; aynı anda hem üç bölümün öğrencisi olup hem de staj yaparken, bir de tabii insan dediğiniz sosyal bir varlık olduğundan özel hayata da zaman ayırmakla mükellef, blog yazmaya pek vakit ayıramıyorum artık. Sabah koştur koştur ofise yetis, akşam koştur koştur derse yetis, proje teslimi için ölçü al, çizim yap… benim işim de iş doğrusu.
  Artık yazacak bir şey de bulamıyorum açıkçası. Bir yazar olarak köreldim mi (asla yazar olma gibi bir iddiam yok, lafın gelişi) yoksa hayatımda her şeyin tıkırında olması mı beni ilhamsız bırakıyor, anlaması güç. Tezer Özlü yazının melankoliden doğduğunu söylüyor ya, ben yazacak bir şeyler bulamamı şuna bağlıyorum: Mutluluk.

  Mutluluk çok güzel şey. “Seninki de laf mı? Tabii güzel şey” diyeceksiniz farkındayım lakin mutluluğu anlayarak, her dakika bunun bilincinde olarak, sevgi ve hoşgörü ile hayatı deneyimlemek, salt bir şekilde anlık hazlardan daha büyük bir tecrübe.
  Hani diyor ya Orhan Pamuk o çooook meşhur kitabında "Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum." Kitabın ilerleyen sayfalarında da şu şekilde açıklıyor durumu, “ Aslında kimse, onu yaşarken hayatının en mutlu anını yaşadığını bilmez. Bazı insanlar kimi coşkulu anlarında hayatlarının o altın anını ‘şimdi’ yaşadıklarını içtenlikle (ve sık sık) düşünebilir ya da söyleyebilirler belki, ama gene de ruhlarının bir yanıyla bu andan da güzelini, daha da mutlu olanını ileride yaşayacaklarına inanırlar. Çünkü özellikle gençliğinde hiç kimse bundan daha kötü olacağını düşünerek hayatını sürdüremeyeceği gibi, insan eğer hayatının en mutlu anını yaşadığını hayal edebilecek kadar mutluysa, geleceğin de güzel olacağını düşünecek kadar iyimser olur.”
  Kitabı okuduğum vakitlerde, bu satırlara körü körüne hak verirdim.

  Tahmin edersiniz ki artık pek öyle düşündüğüm söylenemez.