30 Ocak 2017 Pazartesi

Westworld: TOP 5


Herkese merhaba. On beş tatil benim için pek de tatil gibi geçmemesini göz ardı edebilirsek her şey güzel. Bir kere en sonunda Westworld'ün ilk sezonunu tamamıyla bitirebildim. Büyük başarı değil mi?
  Biliyorum, daha önce dizinin tüm bölümleriyle ilgili bir düşünce yazısı yazacağımı söylemiştim fakat Ben Barnes'ın dünyanın en iğrenç karakterine can verdiğini anlayınca ( diziye başlama sebebim Ben Barnes'tı maalesef ki...) elim bir türlü klavyeye gitmedi. Bu yüzden yazı dizisi yalnızca iki bölümcük sürebildi. İsterseniz onları da buraya ve buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
 Aslında Westworld'le ilgili bir şey yazmayı düşünmüyordum fakat sezonu bitirdim ve diziye HAYRAN kaldım. Kazandığı tüm Emmy'leri filan her şeyi haketmiş mübarek.
 Bu yüzden daha önce Game of Thrones dizisi için yaptığım gibi bir 'TOP' listesi hazırlama kararı aldım. Umarım ilginizi çeker...

"This violent delights have violent ends."

Not: Bol bol spoiler olacak, haberiniz ola...

20 Ocak 2017 Cuma

Her Şeyin En İyisini Ben Bilirim Figürü


Herkese selamlar. Okula gidip karnemi bile almaya tenezzül etmediğim müthiş yağmurlu bir gündeyim ve en nefret ettiğim insan tipini yazmaya karar verdim size. Hayırlar olsun inşallah.

  "Evlerden ırak." , "Aman Allah düşmanımın başına vermesin." , "Yüzünü şeytan görsün." gibi gibi bir sürü atasözüyle nitelendirmeye layık gördüğüm; göz göze geldiğim an sinirden tüylerimin diken diken olmasına neden olan koca kafalı "Her şeyin en iyisini ben biliyorum!" tipli insan figürleri hakkında görüş bildirmek istiyorum. Dünya üzerindeki en aşağılık karakter listemde beşinci sırada filanlar çünkü.
  Geçtiğimiz okul dönemi boyunca bu tip bir insanla sık sık aynı ortamda bulunduğum için iyice kusacağım modundayım zaten. Bir insanın her konu hakkında görüşü olur mu arkadaş? Yok boğazlarım acıyor diyorsun doktor misali reçete veriyor, yok gündemle ilgili yalan yanlış haberleri sırf kendi söyledi diye bize aşılamaya çalışıyor, yok bir ünlünün geçmişini yeniden yazıyor... Aman aman vallahi düşündükçe istemsiz olarak suratımı buruşturuyorum.

Bir kere bırakın düşünceyi, her olayla ilgili bir anısı var. Sanki aksiyon filminin başrol oyuncusu
karaktersiz. Böyle ekşınlı bir hayat cidden imkansız yani. Bıçaklanmadığı mı kalmış, hırsızlığa uğramadığı mı kalmış, kaza geçirmediği mi kalmış? Hiçbiri kalmamış efendim. Mübarek on yedi yıllık ömründe Görevimiz Tehlike'deki Ethan Hunt'ın yaşamadığı kadar aksiyon yaşamış. Bir de göz kırpmadan öyle bir  sıralıyor ki bu hayallerini bana, sanki gerçekmiş gibi. Yuh artık.

  Yaşadığı Ethan Hunt hayatının yanında bir de premses hikayelerini anımsatan bir aşk hayatı da var bu kişinin. Tövbebismillah. Eski sevgilinin okul çıkışlarında beklemesinden tutun, gizli gizli onun fotoğraflarını çeken başka bir eski sevgilinin kardeşine kadar uzun bir yelpazede size müthiş masallar anlatıyor. Yeller alsın!


Yalnız tek özendiğim şey dik duruşu. Abi bir insan hiç mi düşünmez Ben bu kadar sallıyorum acaba karşımdaki bana cidden inanıyor mu?" diye... Ya da ne bileyim en azından bir suçluluk hissedersin. O da yok. Söylediğine inanmadığını ima edince geri adım atmak da yok. Öf valla düşündükçe daral geliyor.

Ama ben bu insanın ciddi manada psikolojik tedavi almasının şart olduğunu düşünüyorum. Zira anlattığı hikayeler akıl sağlığı yerinde olan birine iyi bir roman malzemesi olabilir.

Açıkça itiraf etmem gerekirse ilk zamanlar anlattıklarının hepsine inandım. Siz olsanız siz de inanırsınız ama. Gözlerinizin içine bakıyor, gülümsüyor ve başlıyor uydurmaya. Siz de öyle alık alık, koyun gibi oha filan oluyorsunuz.
Ardından hikayelerin ardı arkası kesilmiyor ve BAM! Artık gözlerinizin önündeki perde açılıyor. "Bu kadar şey nasıl oldu da gerçekleşti?" diye soruyorsunuz kendinize.

Sizin etrafınızda böyle biri var mı bilmiyorum. Ama çoğu insanın bir kez de olsa her şeyin en iyisini bilen hatta bilmekle sınırlı kalmayıp her şeyin en iyisine sahip olan (öyle olduğunu sanan) biri karşısına çıkmıştır. Henüz çıkmayanlara benden tavsiye:
Onu gördüğünüz zaman yavaşça arkanıza dönün, ve koşarak oradan uzaklaşın. Çünkü uzun vadede, onun o tip bir insan olduğunu bilmeyen insanlara karşı yalan atma kabiliyetini kullanarak sizi kötüleyebilir.

Bu kişiyle yüz yüze olduğum kısa zaman içinde bir şey düşünmeden edemedim. Neden? Bir insan neden olmayan şeyleri olmuş gibi gösterir, olup olmadık yerde iki kişinin konuşmasına dalıp tüm dikkati üzerine çekmeye çabalar gibi birçok sorunun cevabını aradım kendi içimde.
Sanırım buldum da. Aşağılık kompleksi denen illet yüzünden.
Peki nedir mi bu aşağılık kompleksi? Sizi Vikipedi'nin konu hakkındaki yazısının  ilk cümlesiyle aydınlatayım: "Aşağılık kompleksiBireysel Psikoloji ekolünün kurucusu Alfred Adler tarafından ortaya atılan ve kişinin bazı yönlerde kendini diğerlerinden aşağı hissetmesine neden olan karmaşa."


Yani bu insan kendini yetersiz hissettiği için bu yalanları atıyor. Olması gerektiği gibi başarılarıyla ya da karakteriyle gündeme gelemediği için hayal dünyasından çıkma hikayeleri bize anlatıyor. Birinin ona alkış tutmasını istiyor. 

İnsanları kıskanmaktan öylesine yorulmuş ki artık başkaları da onu kıskansın istiyor. 

Şöyle ki ona yapabileceğim en büyük iyiliği yapıyorum. Ona benim değerli blogumda uzunca bir yazı ithaf ediyorum. Tepe tepe okusun. Ayrıca vazgeçsin şu huyundan artık.


Bugünlük benden bu kadar.

Her şeyi iyi bildiğini sananların evlerden ırak olması dileğiyle...